İstanbul'un Müslümanlık tarihi açısından büyük bir önemi vardır. İstanbul, İslam'ın yayılması ve gelişmesi için kritik bir rol oynamış ve önemli bir merkez haline gelmiştir. İstanbul'da bir çok önemli eser bulunuyor, bunların çoğunluğuda Müslümanlık açısından önemli eserler. Vatandaşlar İstanbul ve İstanbul'da bulunan Camiiler hakkında pek çok sorular soruluyor. İşte İstanbul'un en güzel camisi hangisi? Gibi soruların cevapları haberimiz içerisinde yer alıyor.
İstanbul'un en güzel camisi hangisi?
Sokullu Mehmet Paşa Camii
Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi, ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan'ın İstanbul Kadırga'daki Şehit Mehmet Paşa yokuşunda inşa ettiği önemli bir komplekstir. Bu eser, cami ve külliye bölümlerini içerir ve Mimar Sinan'ın şaheserlerinden biri olarak kabul edilir. Sokollu Mehmet Paşa'nın üç farklı padişaha sadrazamlık yapmış olması nedeniyle, paşanın karısı tarafından 1571 yılında yaptırılmıştır.
Sokakların dik yokuşları arasında konumlanan bu külliye, zorlu coğrafi yapısını planlamada bir avantaja dönüştürmüştür. Üç farklı sokağın ve üç ayrı seviyenin birleştiği noktada yer alan külliyenin avlusuna ulaşmak için merdivenler kullanılmıştır; bu tasarım nadir görülen bir zenginlik ve özgünlük sunar. Avlu içerisinde zarif bir mermer şadırvan bulunmaktadır. Avlunun çevresi, medrese bölümlerine ev sahipliği yapar.
Caminin içerisinde, İznik çinileri ve özgün kalem işleri gibi detaylar dikkat çekmektedir. Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi, Mimar Sinan'ın ustalığına ve Osmanlı mimarisinin zirvesine olan katkısını yansıtan benzersiz bir yapıdır.
Sinan Paşa Camii
Sinan Paşa Camisi, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde yer alan ve ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından tasarlanmış bir camidir. İlçenin merkezinde bulunan Sinanpaşa Mahallesi'ne adını vermiştir.
Cami, Beşiktaş İskelesi'nin karşısında konumlanmıştır ve 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın Kaptan-ı Deryası olan Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ancak Sinan Paşa, 1553 yılında vefat ettiğinde cami henüz tamamlanmamıştı. Bu nedenle Sinan Paşa'nın naaşı, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'ne defnedildi. Cami ise 1555 yılında tamamlanarak ibadete açıldı.
Mimar Sinan'ın özgün eserlerinden biri olan bu cami, dikdörtgen bir plan üzerine inşa edilmiştir. Ana kubbe, kemerlerle desteklenmiş ve altı köşeli bir yapıya sahiptir. Yan taraflarda ise her biri kendi kubbesine sahip ikişer küçük kubbe bulunmaktadır. Cami, tarih boyunca çeşitli dönemlerde onarımlar geçirmiştir. Mabedin son cemaat yeri artık medrese olarak kullanılmaktadır. Caminin tek minaresi günümüze ulaşmıştır ancak Hünkar mahfili maalesef zaman içinde yıkılmıştır. Ayrıca caminin şadırvanı, suyun temizliğini korumak amacıyla üstü mermer bir eteklik ile kapatılmıştır.
Vaniköy Camii
Vanî Mehmet Efendi Camisi, halk arasında Vaniköy Camii olarak da bilinir. İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Vaniköy semtinde yer alan bu cami, 17. yüzyıldan kalma tarihi bir yapıdır.
Caminin kurucusu Vanî Mehmed Efendi, IV. Mehmet döneminde yaşamış ve Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa'nın himayesini kazanmıştır. Kendisi, dönemin ünlü müfessir ve vaizlerinden biriydi. Padişah IV. Mehmet, Vanî Mehmed Efendi'ye Üsküdar yakınlarında bulunan ve o dönemde "Papaz Bahçesi" ya da "Papaz Korusu" olarak adlandırılan bölgeyi hediye etmiştir.
Bu bölge, sonradan Vanî Mehmed Efendi'nin adıyla anılarak Vaniköy olarak anılmıştır. Vanî Mehmed Efendi, bu semti düzenlemiştir. Hicri 1076 (Miladi 1665) yılında bu semtte bir cami inşa ettirmiştir. Ayrıca kendi ikameti için bir yalı ve bir medrese de bu çevrede inşa edilmiştir. Cami ve yalı, günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış nadide eserlerdir.
Bayezid Camii
Beyazıt Camii, İstanbul'un Beyazıt semtinde Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılan bir cami olarak bilinir. Aynı zamanda Beyazıd Camii olarak da adlandırılır. Osmanlı klasik dönem mimarisinin erken örneklerinden biridir. Beyazıt semtine dağınık bir biçimde inşa edilmiş olan külliyenin önemli bir bölümünü oluşturur.
Cami, II. Bayezid'in mezarının da bulunduğu cami haziresinde yer alır. Mimarının kim olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmasa da, Mimar Hayrettin, Mimar Kemaleddin veya Yakupşah bin Sultanşah gibi isimlerin caminin inşasında rol oynadığına dair görüşler vardır.
İstanbul'da zamanını koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilen Beyazıt Camii, Osmanlı mimarisinin önde gelen örneklerinden biridir. Bu cami, II. Bayezid'in anıt mezarının da içinde yer aldığı geniş ve görkemli bir kompleksin parçasıdır.
Ortaköy Camii
Büyük Mecidiye Camii veya Ortaköy Camii, İstanbul Boğazı'nın kıyısında, Beşiktaş ilçesinin Ortaköy semtinde yer alan Neobarok tarzındaki bir camidir.
Sultan Abdülmecid tarafından 1853 yılında Ermeni kökenli Mimar Nigoğos Balyan'a yaptırılan bu cami, geleneksel selatin camileri gibi harim ve hünkar bölümlerinden oluşur. Büyük ve yüksek pencereler, Boğaz'ın değişen ışıklarını iç mekâna taşıyacak şekilde düzenlenmiştir.
Yapıya merdivenlerle çıkılan, tek şerefeli iki minaresi bulunmaktadır. Duvarlar beyaz kesme taşlardan inşa edilmiştir. Tek kubbenin duvarları pembe mozaiklerle süslenmiştir. Mihrap mozaik ve mermerden, minber ise somaki kaplı mermerden yapılmıştır; her ikisi de ince bir zanaatkarlık örneğidir.
Fatih Camii
Fatih Camii ve Külliyesi, İstanbul'un Fatih ilçesinde II. Mehmed'in emriyle inşa edilen önemli bir cami ve külliyedir. Bu kompleks, içerisinde 16 adet medrese, darüşşifa (hastane), tabhane (konukevi), imaret (aşevi), kütüphane ve hamam gibi bölümleri barındırmaktadır. Şehrin yedi tepesinden birinde konumlanmıştır. Caminin ilk yapısı 1766 depreminde hasar görmüş ve ardından 1771'de günümüzdeki haliyle yeniden inşa edilmiştir.
1999 Gölcük Depremi'nde zemininde meydana gelen kaymalar nedeniyle camide ciddi hasarlar meydana gelmiş, bunun sonucunda 2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından zemin güçlendirme ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar sayesinde cami 2012 yılında tekrar ibadete açılmıştır.
Eyüp Sultan Camii
İstanbul'un Eyüpsultan semtinde, Haliç kıyısında yer alan Eyüp Sultan Camii sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, kutsal bir ziyaret noktasıdır. Cami, Eyüp Sultan Külliyesi'nin parçası olarak kabul edilir ve özellikle Eyüp Sultan Türbesi'nin karşısında konumlanmasıyla dikkat çeker.
Dikdörtgen bir plana sahip olan cami, mihrabı çıkıntılı bir tasarıma sahiptir. Ana kubbe, altı sütun ve iki filayağı üzerine otururken, etrafını yarım kubbeler sarmakta ve merkezde Eyüp Sultan Türbesi yer almaktadır. Türbenin ayak ucunda bir pınar bulunurken, avlu ortasında ise asırlık bir çınar ağacı göze çarpar.
Cami, tarihi boyunca 1458 yılından sonra birkaç kez onarılmış ve restore edilmiştir. Minarelerinin uzunluğu başlangıçta kısa olsa da, 1733 yılında yeni ve uzun minareler inşa edilmiştir. 1823 yılında deniz tarafındaki minare yıldırım nedeniyle hasar gördüğünden dolayı yeniden inşa edilmiştir.
Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii, Mimar Sinan tarafından 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman adına inşa edilen bir ibadet yapısıdır. Bu cami, Mimar Sinan'ın kalfalık döneminde gerçekleştirdiği önemli eserlerden biri olarak kabul edilir.
Süleymaniye Camii, geniş bir külliye kompleksinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Bu kompleks, caminin yanı sıra medreseler, bir kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkânları içermektedir. Bu sayede cami, sadece ibadet için değil, aynı zamanda çeşitli toplumsal ve eğitimsel ihtiyaçları da karşılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Süleymaniye Camii, Klasik Osmanlı Mimarisinin en göze çarpan örneklerinden biridir. İstanbul'da inşa edilen bu cami, yapımından günümüze kadar 100'den fazla depremi başarıyla atlatmasına rağmen, duvarlarında en küçük bir çatlak bile belirmemiştir.
Dört fil ayağının üzerine oturan caminin merkezi kubbesi, 53 metre yüksekliği ve 27,5 metre çapıyla büyüleyici bir görüntü sunar. Bu büyük ana kubbe, Ayasofya'da olduğu gibi, iki yarım kubbe ile desteklenerek muhteşem bir denge oluşturulmuştur.
Sultanahmet Camii
Sultan Ahmet Camii veya Sultân Ahmet Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, ünlü Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır.
Bu cami, mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle zenginleştirildiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından "Mavi Camii (Blue Mosque)" olarak anılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle birlikte, İstanbul'un başlıca camii olarak önem kazanmıştır.
Gerçekte Sultanahmet Camii kompleksiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük eserlerden birini oluşturur. Bu külliye, bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan meydana gelir. Ancak bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.
Sultan Ahmet Camii'nin tasarımı, Osmanlı cami mimarisi ile Bizans kilise mimarisinin iki yüzyıllık birlikteliğinin zirvesini temsil eder. Ayasofya'nın yakınında konumlanmış olması, bazı Bizans etkilerini içermesine rağmen, geleneksel İslami mimari öğeleri ağır basar ve klasik dönemin en büyük camisi olarak kabul edilir.
Mimar Sedefkar Mehmet Ağa, caminin boyutlarıyla büyüklük, görkem ve ihtişam arasındaki dengeyi başarıyla yansıtan bir vizyonu gerçeğe dönüştürmede muazzam bir başarı elde etmiştir.
Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi
Ayasofya, İstanbul’un en önemli tarihi ve kültürel miraslarından biridir. İlk olarak 6. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’te inşa edilmiş, Hristiyanlık’ın en büyük katedrali olmuştur.
15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçen şehirde, Ayasofya camiye çevrilmiş ve minareler, mihrap, minber gibi eklemeler yapılmıştır. 20. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürülen Ayasofya, hem Hristiyan hem de Müslüman sanatının izlerini taşıyan eşsiz bir yapıdır. 2020 yılında ise tekrar cami statüsüne kavuşmuştur. Ayasofya, hem mimari hem de tarihi açıdan dünyanın en değerli eserlerinden biridir.
İstanbul'un en güzel Camisi hangisi? Sorusu vatandaşlar tarafından sık sık soruluyor. Güzellik göreceli bir kavram olsada hem tarihi hem de muteşem Mimarisi ile Sultan Ahmet Camii İstanbul'un en güzel camisi olarak karşımıza çıkıyor.