Nasıl zengin olunur? Zengin olmak için ne yapılmalı? Zengin olmak için hayatımızdan ne gibi alışkanlıkları çıkarmalıyız? erkesin çok istediği zengin olmanın 8 adımda nasıl mümkün olacağını bu yazımızda sizin için derledik.
Sigara İçmek
Tütün kullanımının ekonomiye verdiği yıllık hasar 200 milyar doları buluyor Dünya Bankası’na göre. ABD’de sigara içmenin neden olduğu sağlık masrafları 1993 yılında 50 milyar dolar olarak belirlenmiş. Üretim ve işgücünde yaşanan kayıplarla birlikte bu rakam 97 milyar dolara veya her kişi için 373 dolara çıkıyor.
Alkol kullanımı
Alkolün birey ve toplum üzerindeki ekonomik etkileri çok ağır oluyor. Alkol içenlerin hem kendi hem de ailelerinin gelirleri, sağlıkları, iş performansları ve iş gücüne katılımları zarar görüyor. Bunun yanı sıra, alkol bağlantılı iş ve trafik kazaları, suç ve şiddet vakaları da ülkenin ekonomik kaynaklarını tüketiyor.
Hedefsiz yaşamak
Hedefsiz yaşamak, insanın kendine, hayata ve başarıya olan inancını yitirmesine neden olur. Hedefsiz yaşayan insanlar, hayatlarının ne için yaşadıklarını, ne yapmak istediklerini ve neye ulaşmak istediklerini bilemezler, kendilerini değersiz hissederler, hayata karşı ilgisiz ve isteksiz olurlar ve depresyon riski taşırlar. Hedefsiz yaşamak, sadece bireyi değil, toplumu da olumsuz etkiler. Hedefsiz yaşayan insanlar, iş hayatında, eğitim hayatında ve sosyal hayatında başarılı olamazlar, topluma faydalı olamazlar, sorumluluk duymazlar ve yaratıcılıklarını yitirirler. Hedefsiz yaşamak, bireysel ve toplumsal olarak mutsuzluk, başarısızlık ve yoksulluk demektir.
Kişisel gelişimi ihmal etmek
Kişisel gelişim, insanın kendisini tanıyarak, yeteneklerini ortaya çıkararak, becerilerini artırarak ve hayatını iyileştirerek yaptığı sürekli bir öğrenme sürecidir. Kişisel gelişim, sadece iş hayatında veya ekonomik anlamda değil, aynı zamanda mutluluk, sağlık, ilişkiler, özgüven ve özsaygı gibi alanlarda da önem taşır. Kişisel gelişimini ihmal eden bir kişi, şu olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalabilir:
- Yetersizlik duygusu: Kişi, kendine güvenini kaybeder, başarısız olacağından korkar ve kendini yeterli bulmaz. Bu da kişinin hayattan zevk alamamasına, fırsatları değerlendirememesine ve risk almaktan çekinmesine sebep olabilir.
- Önyargılı olmak: Kişi, yeni bilgilere ve deneyimlere açık olmaz. Kendi doğrularını eleştirmez ve başkalarının fikirlerine saygı göstermez. Bu da kişinin iletişim kurmasını güçleştirir, çatışmalara neden olur ve gelişimini durdurur.
- Kişilik bozuklukları: Kişi, olumsuz kişilik özellikleri sergileyebilir. Örneğin, saldırgan, bencil, kıskanç, alçakça, ikiyüzlü, sabırsız, kötümser veya takıntılı olabilir. Bu özellikler kişinin hem kendisiyle hem de başkalarıyla olan ilişkisini zedeler ve psikolojik problemlere yol açabilir.
- Gelişim geriliği: Kişi, yaşadığı döneme uyum sağlayamaz ve sonraki evrelere geçiş yapamaz. Bu da kişinin kişilik gelişimini etkiler ve olgunlaşmasını engeller. Örneğin, Erikson’un psikososyal gelişim teorisine göre, bir kişi güven duygusunu geliştiremediyse sonraki evrelerde kimlik bunalımı, yalnızlık veya umutsuzluk yaşayabilir.
Kişisel gelişimi ihmal etmenin olumsuz yönleri bunlarla sınırlı değildir. Ancak bunlar, kişiye hayat kalitesini azaltan ve mutsuzluğa iten en önemli sorunlardır. Bu yüzden kişi, kendine değer vermeli, kendini tanımalı ve geliştirmeli, hayatını anlamlı kılacak şeyler için uğraşmalıdır.
Her gün dışarda yemek yeme
Dışarıda yemek yemenin hem cebinize hem de sağlığınıza zarar verdiğini size söylemek istedim. Dışarıda yemek yemenin ortalama fiyatı, son bir yılda gıda fiyatlarının artmasıyla birlikte çok arttı. Geçen yıl 72 TL olan dışarıda yemek yemenin fiyatı, bu yıl 138 TL’ye ulaştı. Bu da dışarıda yemek yemenin çok masraflı bir alışkanlık haline geldiğini gösteriyor.
Dışarıda yemek yemenin sağlığınız için de iyi olmadığını unutmayın. Bir araştırma, dışarıda yemek yiyenlerin vücudunda evde yemek yiyenlere kıyasla daha çok ftalat adlı zararlı bir kimyasal olduğunu buldu. Bu kimyasal hormonları etkiliyor ve kalp, diyabet gibi hastalıklara sebep olabiliyor. Ayrıca, dışarıda alınan gıdaların çok miktarda katkı maddesi, yağ, tuz ve şeker içerdiği ve bunların da obeziteye yol açabileceği biliniyor.
Bu yüzden, hem paranızı hem de sağlığınızı korumak için evde yemek yapmanız daha iyi olacaktır. Evde yemek yaparken besin hijyenine daha fazla özen gösterebilirsiniz. Ayrıca, evde kendi zevkinize göre lezzetli ve sağlıklı yemekler yapabilirsiniz. Eğer dışarıda yemek zorunda kalırsanız da sağlıklı restoranlar tercih etmeye, porsiyonlarınızı azaltmaya ve işlenmiş, tuzlu ve şekerli gıdalardan kaçınmaya çalışın.
Kredi kartı sınırlaması yapmamak
Kredi kartı sınırlaması yapmamanın ekonomik etkileri, çeşitli bakış açılarıyla incelenebilir. Bazı uzmanlar, kredi kartı kullanımına kısıtlama getirilmesinin, tüketim harcamalarını kontrol altına alacak, enflasyonla savaşmaya katkı sağlayacak ve para politikasını güçlendirecek bir önlem olduğunu iddia ediyor . Bu görüşe göre, kredi kartıyla yapılan alışverişler, döviz kuru üzerinde baskı yaratıyor, cari işlemler açığını genişletiyor ve ekonomik istikrarı tehlikeye atıyor. Ayrıca, kredi kartıyla aşırı borçlanan vatandaşların, geri ödeme sorunu yaşaması ve bankalara olan borcunu ödemekte zorlanması da bir tehdit oluşturuyor.
Öte yandan, kredi kartı kullanımına kısıtlama getirilmesinin, ekonomik olumsuzluklara da yol açabileceği ifade ediliyor. Örneğin, kredi kartı kullanan vatandaşların gelirine göre limit belirlenmesi, gelirini beyan edemeyen veya düşük gelirli olan vatandaşların zarar görmesine neden olabilir . Bu durumda, bu vatandaşlar daha yüksek maliyetli veya kayıtdışı kredi imkanlarına başvurabilir. Ayrıca, kredi kartının kayıtlı ekonominin önemli bir unsuru olduğu ve kredi kartı kullanımına kısıtlama getirilmesinin, kayıtdışılığı artırabileceği de uyarıları da yapılıyor. Bu da vergi gelirlerinde azalma ve kaynakların etkin dağıtımında bozulma yaratabilir.
Son olarak, kredi kartı sınırlaması yapmamanın ekonomik sonuçları, hem makroekonomik hem de mikroekonomik düzeyde görülebilir. Bu nedenle, kredi kartı kullanımına ilişkin düzenlemelerin dikkatli ve adil bir şekilde yapılması gerektiği belirtilebilir.
Marka takıntısı olmak
Marka takıntısı, tüketicilerin belirli markaları seçip diğerlerini göz ardı etmesi, marka imajı, marka değeri ve ticari itibarına değer vermesi halidir. Marka takıntısı, bireysel ve küresel düzeyde ekonomik zararlara yol açabilir. Bireysel düzeyde, marka takıntılı tüketiciler, lüks markaların pahalı fiyatlarına karşın kalite veya güvenilirlik bakımından daha üstün olmayan ürünleri alabilirler. Bu da harcamalarını arttırabilir, borç içine düşebilir veya birikim yapamayabilirler. Küresel düzeyde, marka takıntısı, sahte ve kopya ürünlerin yaygınlaşmasını destekleyebilir. Bu da marka sahiplerinin kazanç kaybına, yenilik yapma isteğinin düşmesine ve tüketici haklarının çiğnenmesine neden olabilir. Marka takıntısının psikolojik sebepleri arasında, özsaygı, sosyal kimlik ve maddi varlıklar aracılığıyla kendini ispatlama isteği bulunabilir. Marka takıntılı tüketiciler, markaların kendilerine güven, saygınlık veya varlık kazandıracağını sanabilirler. Fakat bu durum, gerçekte kendilerini tanımlayacak sağlam değerlere sahip olmak yerine toplumun dayattığı kalıplara uymalarına sebep olabilir.
Kumar oynamak
Kumar oynamak, hem bireyin hem de toplumun ekonomik açıdan büyük zarar görmesine sebep olur. Kumar tutkunu kişiler, para kazanma hayaliyle durmadan para yatırırlar ve kaybettikleri zaman daha fazla borç alırlar. Bu durum, kişinin maddi olarak çökmesine, ailesini ve kendini ihmal etmesine, işini ve arkadaşlarını kaybetmesine yol açar. Bunun yanında, kumar oynayan kişilerin psikolojisi de bozulur. Kumar bağımlılığı, endişe, stres, depresyon, suçluluk, kızgınlık, üzüntü gibi duygusal problemlere neden olur. Kumar bağımlısı kişiler, kumar oynamak için yalan atabilir, dolandırıcılık yapabilir, çalabilir veya şiddet kullanabilir.