Teşbihte hata olur mu bilmiyorum ama dananın kuyruğu yarın kopuyor. 14 Mayıs seçiminin en kritik gelişmesinden bahsediyorum. Yarın bir çok açıdan her şeyin netleşeceği gün. Ne oluyor Cuma günü? MHP Ge...

Teşbihte hata olur mu bilmiyorum ama dananın kuyruğu yarın kopuyor. 14 Mayıs seçiminin en kritik gelişmesinden bahsediyorum. Yarın bir çok açıdan her şeyin netleşeceği gün. Ne oluyor Cuma günü? MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile, MHP'nin milletvekili listesini Yüksek Seçim Kurulu'na 7 Nisan'da teslim edeceğini duyurmuştu. Milletvekili listelerinin son teslim tarihinin 9 Nisan Pazar günü olmasına karşın Devlet Bahçeli'nin seçim ittifakı kapıları kapatan bu erken hamlesi Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'ı bitirebilir. Yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana yürüyen ve tüm kritik konularda iktidarın yanında yer alan Bahçeli neden böyle bir karar aldı peki? Bu sorunun cevabını bulabilmek için Milliyetçi partilerin, 'Görev Partileri' olduğu gerçeğini aklımızın bir kenarında tutarak, MHP'nin seçimlerdeki etkilerine bakmamız yeterli. Çok uzağa da gitmemize gerek yok. Yakın tarihten iki örmek ile konuyu izah etmeye çalışacağım. MHP, 28 Şubat'ın sıkıntılı günlerinin ardından 3 Mayıs 1999 tarihinde DSP ve ANAP ile birlikte kurulan ANASOL-M hükümetinin içinde yer almıştı. Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP'nin, meclis dışında kalma pahasına o tarihlerde aldığı tavır sonucunda ülke 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçime gitmişti. Seçim sonucunda ise AK Parti'nin hem doğuşuna hem de kuvvetli bir şekilde hükümet olmasına hepimiz şahit olmuştuk. Kaderin garip cilvesine bakın ki, ülkenin siyaseten yine burhanlı günler yaşadığı 2015 Haziran seçimlerinin ardından, bu defa MHP Lideri Devlet Bahçeli yine kritik bir açıklama yaparak, 3 Kasım 2015 seçimlerine giden sürecin önünü açarak AK Parti'nin 2. doğuşuna imza atmıştı. Zira, AK Parti'nin hükümet kuramadığı o dönemde, siyasi teamüller gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ana muhalefet partisi CHP'ye hükümeti kurma görevini vermesi beklenirken, Bahçeli'nin açıklamaları ülke siyasetindeki tıkanmış seçim yolunu adeta otobana çevirmiş oldu. Yani MHP, ülkenin en kritik süreçlerinin yaşandığı dönelerde aldığı kararlarla Türk siyasetine yön vermişti. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin aldığı bu tavır ister istemez aklıma, ülke yeni sürecin içine mi girecek? sorusunu getiriyor. Yüzde 1 bile oy potansiyeline sahip olmayan partilerle yapılan ittifakları görüyoruz. Çünkü, 14 Mayıs seçiminde milletvekili dağılımını, alınan toplam oylar belirleyecek. Bir tarafta iktidarını ayakta tutmak ve seçim sonuna taşımak isteyen Cumhur İttifakı, diğer tarafta planlarını seçim sonrasına göre dizayn eden ve nihai olarak rejim değişikliği arayışında olan Millet İttifakı. Her iki ittifakın planlarını gerçekleştirmesi için meclis tam sayısının beşte üç çoğunluğuna ihtiyacı var. Devlet Bahçeli aldığı bu tavırdan son ana kadar vazgeçmezse MHP, bu seçimde yüzde 7 barajını aşıp muhtemelen az bir milletvekili çıkartacak. Neden az diyorum? Çünkü AK Parti ile seçime katıldığında AKP'nin milletvekili sayısı artacağı gibi MHP'nin de milletvekili sayısı artacak. Bu gerçeği Devlet Bahçeli de tabii biliyor. Sonuç olarak, ya Bahçeli'nin aklında kısa değil, uzun vadeli bir plan var, ya da devletin üst kademelerinde yapılan planlar içinde artık 'Bahçeli' ismi yok. Mustafa Uçar