Bu gün sizlere iktidardan umudunu kesmiş ama muhalette de aradığını bulamayan seçmenden gelen serzenişleri aktarmaya çalışacağım.
Gerek ekonomik sebepler gerekse sosyal olaylar bazı insanların Ak Parti'den umutlarını kesmelerine neden oldu. Zaten son yapılan kamuoyu yoklamalarıda bunu gösteriyor. Kamuoyunda bilinen sekiz araştırma şiketinin verileri baz alınıp ortalaması çıkarıldığında Ak Parti'nin oyu yüzde 28'lere kadar düşmüş görünüyor. Yüzde 42'lerden yüzde 28'lere düşme ciddi bir oy erimesinin işaretidir.
Yani Türk seçmeninin büyük bir kesimi iktidardan umudunu kesmiş durumda. Ama işin ilginç tarafı muhalefetede pek güvenemiyor ve şüpheyle bakıyor. Daha önceleri bildiğim kadarıyla muhalefet seçmen tarafından hep can simidi olarak görünürdü. Parti ya da sağ sol ayrımı yapmıyorum. Demirel hüükümetinden umduğunu bulamayan seçmen 'Kurtar bizi Karaoğlan' diye ortalığı inletirken Bülent Ecevit iktidarından yada Özal iktidarından bunalan seçmen 'Kurtar bizi Baba' diye Demirel'i göreve çağırırdı.
Bu durum Türk siyasetinde ilk desek sanırım yanılmış olmayız. Kemal Kılıçdaroğlu'nun 6'lı masayı kendi şahsi çıkarı için kullanmasıyla başlayan bu süreç Özgür Özel'in yerel seçim zaferinden sonra erken seçim istemiyoruz çıkışıyla zirveye ktı. İlk defa oluşan şüphe kartopu efektiyle bu kadar büyüdü. Sonrasında ise Özgür Özel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ziyareti ile bu güvensizlik zirveye taşındı. CHP, bunu siyasette yumuşama diye seçmene yutturmaya kalkışsada, kısa süre sonra siyasette yumuşamanın olmayacağını herkes gördü.
Kemal Kılıçdaroğlu dönemi ile alakalı seçmenin kafalarında bazı soru işaretleri vardı zaten. Ama genel başkan değiştikten sonra muhalefet yapabilme ivmesinin artmaması, çok somut ve etkin muhalefet yapılmaması seçmenin kafasını baya karıştırmış görünüyor. Hatta bazı CHP'li arkadaşlarım Özgür Özel'in giymiş olduığu "Erdoğan Ceketi'ne" bile takmışlardı bir ara. CHP kimliği ile bilinen bir kişinin aklına bu geliyorsa gerisini siz düşünün artık.
Yani seçmenin aklını, bu rejim değişecek mi, bu muhalefet bir şey yapacak mı, neden erken seçim talebi yapılmıyor, ülkenin yönetimi bu adamlara teslim edilse gerçekten yönetmek gibi bir niyetleri var mı? soruları meşgul ediyor. İşin ilginç tarafı muhalefet bu endişeleri giderecek bir çözüm öneriside sunmuyor. Ben bu noktada düşünüyorum. Acaba muhalefet partileri vatandaşlardan gelen eleştirileri ne derece dinliyor. Ortadaki tabloya bakınca muhalefetin böyle bir derdinin olmadığı kanısına varıyorum.
Burada muhalefet derken sadece CHP'yi kastetmiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Ama pastanın büyüğü onlarda olduğu için eleştirinin ilk muhatabıda dolayısıyla onlar oluyor. Muhalefetin topyekün öncelikle duruşuyla alakalı bir netlik vermesi gerektiğine inanıyorum. Ama böyle bir durum gören var mı. En azından ben göremiyorum. Ak Parti bir bir vekilleri başkanları transfer ederken, diğer taraftan muhalefet partileri birbirlerini eleştirme yarışında. Seçmene gösterilen bir duruş yok malesef.
Bazen düşünmeden de edemiyorum. Acaba seçimler bir yalandan mı ibaret? diye çok radikal bir soru soruyorum kendime. Son cumhurbaşkanlığı seçimine baktığımızda kocaman bir yalan balonuyla karşı karşıya olduğumuzu gördük. İnsanlar bazı roller oynadılar, hesaplarını ön plana çıkarttılar. Sadece Kılıçdaroğlu ve CHP değil. Deva Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi. Bunlar da şahsi hesaplarını ön plana çıkarttılar. Hesap tutmayınca darmadağan oldular. Sonuç, onlar vekil olup mecliste sandalye kaparken, muhalefete bel bağlayan seçmenin tüm umutları yok oldu, tarihe karıştı. Adını saydığım bu partilerin tekrar ayağa kalkıp bir şey yapabilme ihtimali olduğunu düşünen var mı acaba? Hadi Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olduğu için hesabını biliyorduk. Diğerlerinin hesabı neydi? Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi seçim kazanabilecek iki aktör varken neden Kılıçdaroğu'nda ısrar ettiler.
Seçmenin içini kemiren sorun şu; "Muhalefet gerçekten sadece muhalefet rolü mü oynuyor ya da gerçekten yapabildiği muhalefet bu mu?" Bu soruya bir çok farklı cevap alabiliriz. Ama bildiğimiz bir şey varsa, o da; iktidarın yanlışları üzerine siyaset yapanlar siyaseten bir kazanç elde edemezler.
Not: Askerlik görevim nedeniyle bu son yazımla siz değerli okurlarıma veda ediyorum. En kısa sürede tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.