İnternette en çok aratılan isimlerden biriside Fem Güçlütürk olarak dikkat çekiyor. Bizde sizler için Fem Güçlütürk hakkında sorulan sorulara cevap vermeye çalıştık. İşte Fem Güçlütürk'ün hayatının satır başları şu şekilde...
Fem Güçlütürk kimdir kaç yaşında ve nereli? Labofemin bitki atölyesi nerede?
Fem Güçlütürk, 1968 yılında Türkiye’nin başkenti Ankara’da doğmuş ve eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. İstanbul’da yetişmiş olan Fem, Avusturya Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından kısa bir süreliğine Turizm sektöründe görev yapmıştır.
1990’ların popüler gece kulüplerinden Pasha’da Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışma fırsatı bulmuş ve daha sonra Alarko’da iş hayatına devam etmiştir. Alarko’daki deneyiminin ardından Berna Sağlam ile birlikte Bernaylafem şirketini kurmuş, ancak bir süre sonra sektör değişikliği yapmıştır.
Fem Güçlütürk, uzun yıllar boyunca çeşitli şirketlerde ve ajanslarda çalışmıştır. 2014 yılında ise kendi bitki atölyesi olan Labofem’i kurmuş ve iş hayatını bu yönde sürdürmeye karar vermiştir. Başlangıçta evden ve internet üzerinden satış yaparak işine devam etmiş, 2015’in Ocak ayında ise kendi dükkanını / atölyesini açmıştır.
Güçlütürk, seyahat ve motosiklet meraklısı bir kişidir. Şu anda hayatını Muğla’da, bitkilerle dolu bir yaşam sürdürüyor. Muğla’daki 2 dönümlük arazisindeki yeni evinde, İstanbul’dan getirdiği bitkilerin yanına eklediği meyve ağaçları, süs bitkileri ve su bitkileri ile kendi küçük botanik bahçesini oluşturmuştur.
Bugüne kadar elinden 600 farklı bitki türü geçmiş ve her biriyle birebir ilgilenmiştir. Kesilmiş hiçbir şey bulunmayan bu bahçede, çiçeklerin sadece yeşilini değil, tüm güzelliklerini takdir edenlere hizmet vermektedir.
Bir ev satın alırken, dairenin balkonunda daha önce hiç görmediği bitkiler bulduğunu ve sonrasında bu bitkilerin kendisine emanet edildiğini belirtmiştir. Bir süre sonra Etiler’deki bir apartmana taşındı ve oradaki terasa da bu bitkileri götürdü. Böylece bitkilerle olan serüveni kısaca bu şekilde başlamış oldu.
Fem Güçlütürk hakkında medyada yer alan bazı haberler ise şu şekildedir;
Fem Güçlütürk, bitki atölyesi Labofem’i şimdi bir Youtube kanalı olarak devam ettiriyor. Muğla’daki 2 dönümlük arazisindeki yeni evinde, İstanbul’dan getirdiği bitkilere yeni meyve ağaçları, süs bitkileri ve su bitkileri ekleyerek kendine küçük bir botanik bahçesi oluşturdu.
Bugüne dek 600 çeşit bitkiyle uğraşan Güçlütürk, her bir bitkiyle bireysel olarak ilgileniyor. Bu, ciddi bir emek gerektiriyor. Güçlütürk ile bitkilerin yaz bakımı ve yaşamı hakkında konuştuk. Bu, HT Cumartesi’den Ekin Türkantos’un haberidir…
Muğla’da harika bir kişisel atölye oluşturdunuz. Bitki severler için bir eğitim düşünüyor musunuz?
Labofem dükkanı varken birçok eğitim gerçekleştirdik, ancak büyük şehirlerde insanlar bir yerden bir yere gidemiyor, istese bile ulaşamıyor ya da daha acil bir işi çıkıyor. Youtube, bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Muğla’daki atölye, evin bahçesinde yer alıyor, bu gençlik yıllarımızda bu bakir alanı korumak istiyoruz. Belki bir süre sonra…
Evlerin içinde ve balkonlarda hangi bitkilerin ideal olduğunu düşünüyorsunuz?
Harika bir iklime sahip olan ülkemizde her türlü bitki yetişebilir. Bazı çok özel türlerin kışın soğuğa dayanıklılığı, gölge-güneş ihtiyacını bilmek önemlidir. Neredeyse tüm bitkilerimi yazın dışarıda tutuyorum, güneş, toprak ve su onların ana ihtiyaçlarıdır.
Ancak mikro iklim diye bir şey var. Örneğin, İstanbul’da adalarda begonvil yetişir, Avrupa yakasında yetişmez. Aldığımız bitkinin mümkünse Latince adını öğrenip ihtiyaçlarını Google’da araştırmak faydalı olur. Sukulent ve kaktüsler çok güneş ışığı ister.
Bu yüzden her evde, özellikle küçük camlı dairelerde bulunmazlar. Az ışık ister denilen bitkinin talebi, evimizdeki en aydınlık camın önüdür. Bitkinin topraktaki besini işleyebilmesi, fotosentez yapabilmesi için ampul ışığına değil, güneş ışığına ihtiyacı vardır!
Bitkilerle ilgili yaşam deneyimlerimden bazı ilginç bilgileri paylaşabilirim:
Böceklerin yapraklarını kemiren larvalarını yok etmek için, bitkiler yeni müttefikleri davet eder. Bunu yapmak için, bir gecede çiçeğinin rengini ve kokusunu değiştirirler. Bitkilerin hırsına ve hızına hayran olmamak elde değil! Işığı algılarlar ve ona doğru büyürler.
Kaktüslerin yaprakları iğne şeklini alır, böylece havadaki nemi yakalayıp köklerine damlatır. Bitkiler, birbirlerini çeşitli kimyasallarla saldırılara karşı uyarabilirler. Sazlar, ezildiklerinde bile tekrar dik durmalarını sağlayan kimyasallara sahiptirler. Devetabanı aslında bir sarmaşıktır ve güneşe ulaşmak için dev tropik ağaçlara tırmanır.
Köküne zarar gelmesi durumunda, yedek kökler üretip aşağıya sarkıtır. İnsanoğlunun yıkıcılığına rağmen, bitkiler bizimle ya da bizsiz yaşayabilirler. Biz onlara besin ve oksijen olarak ihtiyaç duyarız, ancak onlar bizsiz de yaşayabilirler.