Bugünlerde her sohbetin ilk konusu genellikle deprem bölgesi ile ilgili konular oluyor. Pek çok insan yapılması gerekenleri ve alınması gereken önlemler hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. Değişik...
Bugünlerde her sohbetin ilk konusu genellikle deprem bölgesi ile ilgili konular oluyor. Pek çok insan yapılması gerekenleri ve alınması gereken önlemler hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. Değişik kişi ve grupların önerilerini derlemeye çalıştım. Mutlaka daha pek çok öneri olacaktır.
En kısa sürede Manisa ve deprem ile ilgili bir ortak akıl toplantısı ve beyin fırtınası yapılması gerektiğine inanıyorum. “Akıl akıldan üstündür” demişler. Tartışarak, konuşarak, istişare ile bilim, akıl ve vicdanın yol göstericiliğine doğruları bulmalı ve kararlılıkla gerekli adımları atmalıyız.
Türkiye'nin deprem kuşağında ve sık sık benzer sarsıntıların meydana gelme ihtimali olan bir ülke olduğu gerçeğinin kavranması, kabul edilmesi ve depremlerle birlikte yaşamaya alışmamız gerektiğidir. Bunun için, bundan sonra benzer depremler olduğunda bu kadar büyük kayıplar vermemek, muhtemel sarsıntıları en az kayıpla atlatabilmek için yapmamız gereken birçok şey vardır. Sizlerin de önerilerini bekliyorum.
1)Zemin Etüdü Yapılması: Şehirler kurulurken rastgele yerlere değil, şehir plancıları ve jeoloji mühendislerinin incelemesi sonrası uygun görülen bölgelere yapılmalıdır. Nehir yatakları, tarım alanları, yumuşak zeminler gibi alanlarda yapılaşmaya asla izin verilmemelidir.
2)Köyden Kente Göç: Köyden kente göç önlenemediği için şehirlerde gecekondular ve plansız yapılaşmalar zorunlu olarak ortaya çıktı. Sonra ortaya çıkan sorunu pansuman tedbirlerle çözmek amacıyla imar afları devreye girdi. Köyleri yaşam alanları haline getirerek, oralardaki cazibeleri artırmak ve teşvik etmek suretiyle tersine göçe destek verilmelidir. İmar affı kelimesi dağarcığımızdan çıkartılmalıdır.
3)Yapı Denetim Kurumu: Yapı denetim kurumu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ya da bağımsız bir devlet kurumuna devredilmelidir. Burada görev yapanların ücretleri devlet tarafından ödenmelidir. Denetlemeler video ile inşaatın temelinden çatısına evre evre kayıt altına alınmalıdır. Her insanın bir CV si olduğu gibi her binanın kayıtlı bir CD si olmalıdır. Devlet arşivlerinde saklı olan bilgiye binayı alanlar ulaşabilmelidir.
4)Müteahhitlik Müessesi: Yeniden müteahhitlik şartları belirlenmeli ve ağır sorumluluklar verilmelidir. Mimar ve mühendisler tarafından müteahhitlik yapılmalıdır. Mühendis yetiştirirken kılı kırk yararak eğitimler verilmelidir. Yaptıkları işin, attıkları her adımın insan hayatını yakından ilgilendirdiği bilinci ile yetiştirilmelidir.
5)Binaların Rutin İncelemeleri: Araçların nasıl düzenli muayeneleri yapılıyorsa, her binanın en az 2-3 yıl aralıklarla ciddi şekilde incelemeleri yapılmalıdır. Dayanıklı olmadığı saptanan, kolon kesildiği tesbit edilen binalar derhal itiraza imkan verilmeden devlet tarafından boşaltılmalıdır.
6)Ruhsatsız İnşaat Yapımına Son: Köy veya kent veya bağ evi ne olursa olsun asla ruhsatsız yapılara göz yumulmamalıdır. Devlet tarafından oluşturulan değişik tip projeler ile kolaylıkla proje yapımı sağlanmalıdır. Ruhsatlardan alınan yüksek ücretler düşürülmelidir. İnşaatlarda kullanılacak malzemeler belirlenen standartlarda üretilmelidir. Düşük kalitede ve dayanıksız malzeme yapımına fabrika aşamasında engel olunmalıdır.
7)Çöken Binaların Sorumluları: Deprem ya da başka nedenlerle çöken ve ölüme neden olan binaların denetleyicileri, mühendis ve mimarları ile ilgili adli ve idari işlemler savsaklamasan ciddi şekilde yürütülmeli ve kanuni cezalar uygulanmalıdır.
8)Su, Elektrik ve Doğalgaz: Binaya sonradan yapılan tesisatlar çok ince ayrıntılarına kadar dikkatli şekilde incelenmeli ve ruhsatlandırılmalıdır. Bu işlemler sırasında kolon, duvar ve diğer bölümlere zarar verenler hakkında adli ve idari işlemler derhal başlatılmalıdır.
9)Yöreye Özgü Mimari: Her yöreye özgü, her iklime uygun projeler hayata geçirilmelidir. Ülkenin her yanına aynı tip, estetikten yoksun projeler yerine yöreye ve medeniyet köklerinden gelen projeler yapılmalıdır. Dikey mimari yerine yatay ve az katlı binalardan oluşan mimari anlayış ön planda tutulmalıdır. Sanayi ve fabrikalar ile yerleşim mekanları bir arada olmamalıdır.
10)Arama Kurtarma Ekipleri: Afad, madenlerin arama kurtarma ekipleri, itfaiye ve belediyelere bağlı profesyonel kurtarma ekipleri ve Jandarma Arama Kurtarma Ekipleri ilk anda deprem bölgesine intikal edecek ekipler olarak görevlendirilmelidir. Tüm askeri birliklerde çalışan tüm personele bu eğitimler verilmelidir. Resmi görevli olmayan kişiler asla enkaz bölgesine yaklaştırılmamalıdır.
11)Acil Durum Bakanlığı: Deprem, yangın, heyelan, sel gibi durumlara hazırlık amaçlı müstakil bir bakanlık ve bağlı kuruluşlar oluşturulmalıdır. Her il ve ilçede bakanlığa ait geniş araziler, binalar, her türlü arma kurtarma araçları tahsis edilmeli ve her an afetlere hazır bulundurulmalıdır.
Bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla işbirliği içinde ilkokuldan başlayarak her aşamada toplumun eğitiminin gerçekçi ve ciddi şekilde yapılmasını sağlamalıdır. Deprem çantası, evdeki eşyaların tesbiti gibi durumları bizzat denetleyerek her mekanda (kişilerin inisiyatifine bırakmadan) hazırlıkların yapılmasını sağlamalıdır. Televizyonlar ve diğer yazılı ve görsel medyada bu eğitimler ara vermeden devam etmelidir.
12)Dayanıksız Yapılar: Ülkemizdeki tüm yapılar (köy ve şehir ayırımı yapmadan) depreme dayanıklılık açısından en kısa sürede incelenerek bina stoklarının aynı şekilde yenilenmesi yerine, yeşil alanları ve meydanları olan kentsel dönüşüm planları ilk ve acil eylem planı içine alınmalıdır. Bu bir devlet politikası haline gelmelidir.
Kentsel dönüşüm süreci derhal ele alınmalı, eldeki bütün imkânlar seferber edilerek süreç hızlandırılmalıdır. Bu çerçevede bütün bölgelerimiz ve yerleşim yerlerimizde depreme dayanıksız binalar tespit edilmeli; yıkılması gerekenler yıkılmalı; sağlamlaştırılması gerekenler sağlamlaştırılmalı; muhtemel orta ve yüksek şiddette bir depremde ayakta kalamayacak binaların olduğu bölgelerden, tez zamanda depreme dayanıklı bölgelere taşınma sağlanmalıdır.
13)Yasal ve Mevzuat Düzenlenmesi: İmar ve deprem mevzuatımızın A’dan Z’ye, tepeden tırnağa gözden geçirilmesi, yenilenmesi ve günün koşullarına uygun, ihtiyaca cevap verir hale getirilmesidir. Deprem kuşağındaki bölgelere, fay hatlarının yakınındaki alanlara kesinlikle imar izni verilmemeli, bu konuda yerel yönetimlere inisiyatif, keyfi davranma, yetkiyi kötüye kullanma şansı verilmemeli, Anayasa ve yasalarımız bu gözle yeniden düzenlenmelidir. Son depremlerde ihmali ya da kusuru olan, suç işlemiş, görevini ihmal etmiş ya da yetkisini kötüye kullanmış olan kamusal veya özel kişi ve kurumlar hakkında gerekli hukuki işlemler yapılmalı, cezai yaptırımlar uygulanmalı, kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalıdır.
14)Deprem Müzesi Kurulmalı: Tüm geçmiş depremlerden elde edilen tüm veriler ışığında eğitimlere ve toplum duyarlılığına katkı için bir deprem müzesi kurulmalıdır.
15)Hastane gibi bir çok insanın gece ve gündüz bulunmak zorunda olduğu, hastaların bulunduğu çok katlı binalarda deprem izolatörü yapılmasının zorunlu hale getirilmesi büyük önem arzetmektedir. (Manisa Şehir Hastanesi ilimizde deprem izolatörü bulunan tek bina konumundadır)