CHP Lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yaptığı 'Alevi' açıklaması hiç şüphesiz çok önemliydi. Bu sebepledir ki 100 milyonu...

CHP Lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yaptığı 'Alevi' açıklaması hiç şüphesiz çok önemliydi. Bu sebepledir ki 100 milyonu aşkım izlenme rekoruna ulaştı. Peki nedir bu Alevilik? Kısaca özetleyelim. Alevilik, İslam'ın bir koludur ve özellikle Türkiye, İran, Azerbaycan ve Irak gibi ülkelerde yaygındır. Alevilik, Hz. Ali'ye ve onun soyundan gelenlere büyük saygı duyar ve onları örnek alır. Bu nedenle, Aleviler genellikle kendilerini "Ali'nin yolunda" izleyenler olarak tanımlarlar. Alevilik, özellikle İslam'ın Sünni ve Şii mezheplerinden farklıdır. Alevilerin ibadet ve uygulamaları, özellikle cem törenleri, nefesler ve semahlar gibi ritüelleriyle tanınır. Ayrıca, Alevilerde kadın ve erkek eşitliği, hoşgörü, sevgi, kardeşlik ve adalet gibi değerler önemlidir. Alevilik, İslam'ın bir kolu olmasına karşın, özellikle ibadetlerdeki farklılıklar nedeniyle Sünniler tarafından pek kabul görmemektedir. Ters açıdan bakarsak aynı durum Sünniler içinde geçerli. Bu sebeple toplumda bir çok kişi dışlanmamak için alevi olduğunu söylemekten kaçınmaktadır. Belki Türkiye'de, inançsız ateistler ve Allah'a inanıp peygamberlere inanmayan deistlerden daha fazla Alevilik tartışılmaktadır. Biz bu günkü yazımızda işin inanç boyutuna girmeden sadece sosyolojik açıdan konuya değineceğiz. İlk önce şunu belirtmekte fayda. 21 yüzyıl Türkiye'sinde Ana Muhalefet Partisi ve aynı zamanda bir Cumhurbaşkanı adayının kendi kimliğini açıklamak zorunda kalması gerçekten üzücü bir olay. İnsanları sevmeyebiliriz, düşüncelerimiz, fikirlerimiz uyuşmuyor olabilir. Ancak bu ayrılıkları bir zenginlik olarak görmek varken ötekileştirme sebebi olarak görmek toplumun sosyolojik yapısına yapılabilecek en ciddi tehditlerden biridir. Kimin ne olduğu, kimlerden olduğundan ziyade, ahlak, dürüstlük, adalet gibi topluma bakan yönlerine dikkat kesilmek daha doğru bir yaklaşım olur düşüncesindeyim. İnsanların doğarken kendi milliyetini, kendi inançlarını tercih etmek gibi bir seçenekleri yok. Tamamen Allah'ın takdiri ile kazandığımız bu değerler bizler için ayrıştırma sebebi değil, zenginlik olarak algılanması gerekirken, bir bardak suda fırtınalar koparılması gerçekten üzücü. Türkiye'nin artık bu tür kutuplaştırıcı söylemlerden uzaklaşıp sevgi, kardeşlik, dostluk gibi toplumun mayasını oluşturacak birleştirici söylemlere yönelmesi gerekmektedir. Bu kucaklaşmayı başardığımız zaman, ülke olarak geleceğe daha sağlam adımlarla ilerleyebiliriz. Hatice Özgü ED-TA