Avrupa Futbol Şampiyonasında A Milli Takımımız Portekiz’e 3-0 mağlup olunca ülkede adeta fırtına koptu.

Futbol dünyası faturayı teknik Direktör Montella ve bazı futbolculara kesmeye yöneldi. Futbolseverlerden bunu beklemek normal olabilir belki ama futbol adamları ve yorumcuların da günah keçisi aramaya kalkışması kabul edilebilir bir durum değil.
Şimdilerde bir turnvadayız. Turnuvalarda futbol oynamak kolay değildir. Futbolda artık takım savunması denilen bir gerçek var. Şu ana kadar dikkat ettiyseniz hiçbir Avrupa yıldızı turnuvada göze batar bir performans sergileyemedi. Nedeni de takımların duygusal davranıp açık oynamak yerine savunma futbolunu tercih etmesidir. Yıldız olarak tabir ettiğimiz kaliteli oyuncular takım savunmaları karşısında oldukça zorlanıyorlar.
Biz Türkler duygusal insanlarız. Sanırım bu duygusallığı teknik direktörümüz Montella’ya da yükledik ki sağda Yunus, solda Kerem ve uçta Barış Alper ile hızlı ataklarla Portekiz’i mağlup edeceğimiz hayaline kapıldı. Oysa böyle bir dünya yok. Hele hele Avrupa Şampiyonasında hiç yok.
90 dakika takım savunması yapacak bulacağınız bir kaç pozisyonu gole çevirmeye gayret edeceksiniz. Ama tam da bu noktada duygusallığımız ve takım savunmasındaki eksikliğimiz bizi güçsüz bırakıyor. Bunu Portekiz maçında net bir şekilde yaşadık.
Şu oynasaydı, bu oynamasaydı tartışmalarını futbolseverler yapadursun biz, realist olmayı ve takım savunmasını öğrenmediğimiz sürece başarıya uzak kalacağımızı beynimize kazımak zorundayız.