Ücretli öğretmenlerimiz gündemden düşmüyor. Büyük umutlarla fakültelerini bitirdikten sonra kadrolu öğretmen olmayı beklerken düşük ücretle çalışmak zorunda kalan fedakar öğretmenlerimizin durumu hepimizi üzüyor. Bütçeden en büyük payı alan Milli Eğitim Bakanlığı, en çok eleştiriyi ücretli öğretmenler konusunda alıyor desek yanlış olmaz.
Geçtiğimiz günlerde ücretli öğretmenlerin durumu, bu kez Türk Eğitim-Sen tarafından gündeme getirildi. Sendika, 2024-2025 eğitim öğretim yılında Türkiye genelinde 78 ilde toplam 86.136 ücretli öğretmen bulunduğunu, 75 il valiliğinden gelen verilere göre norm kadro açığının ise 100.541 olarak tespit edildiğini belirtti. Ayrıca, ücretli öğretmenlerin yalnızca girdikleri ders saatine göre ücret aldıklarını, hasta olduklarında, hafta sonlarında ve tatillerde maaş alamadıklarını vurguladı. Büyük bir kısmının aylık geliri asgari ücretin yarısına denk gelirken, kadrolu öğretmenlerin sahip olduğu haklardan yararlanamadıkları ve SGK primlerinin eksik yatırıldığı da dile getirildi.
Veliler bu şartlar altındaki öğretmenlerden nasıl başarılı bir eğitim süreci bekleyebilir? Maddi ve manevi olarak zor durumda olan ücretli öğretmenlerimizin bu hali, hem onları hem de bizleri derinden üzüyor. Oysa onlar, mesleklerini aşkla ve şevkle yapmak istiyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, konuya acilen el atmalı ve öğretmenlerimizi bu sıkıntılı durumdan kurtarmalıdır.
Öte yandan, bir milyona yakın atama bekleyen öğretmen olduğu da konuşuluyor. En fazla ücretli öğretmenin İstanbul'da olması ve İstanbul'daki yaşam koşullarının ne kadar zor olduğu düşünüldüğünde, durumun vahameti daha da artıyor. Umarız, bu sorun en kısa sürede çözülür. Geleceğimiz olan eğitim ve çocuklarımız için elimizden geleni yapmalıyız.