Günümüzde ihtiyaçtan ziyade keyfi keder yapılan avcılık artık son bulmalı.

Geçtiğimiz hafta 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla aralarında ekoloji örgütlerinin de bulunduğu 230 sivil toplum kuruluşu avcılığın yasaklanması için internet üzerinden imza kampanyası başlattı.

Doğru olanda budur tarihi süreçte avcılık ihtiyaç halinde yapılan bir olaydı bugün artık böyle bir ihtiyaç durumu yok. Yaban hayatı orman yangınları ile ciddi yara aldığı bu dönemlerde gereksiz yere öldürülen her canlı doğa ya zarar vermekten başka bir şey değil hani ‘’Aç değilsin Açıkta değilsin’’ derler ya işte öyle bir durum içindeyiz. Yaşadığımız coğrafya bitki ve hayvan varlığı yönünden zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Bu zenginliğimiz dikkatle ve özenle korunmalıdır.

Orman yangınları, sulak alanların kurutulması, çarpık yapılaşma, zirai ilaçların aşırı kullanımı biyolojik çeşitliliğimize zarar vermekte ve yok etmektedir. Özellikle sayıları azalmış olan hayvan türleri üzerindeki avlanma baskısı zaten yaşam alanları daralmış olan bu varlıklar üzerinde ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu baskının büyük kısmının yasalara ve kurallara uymadan avlananlardan kaynaklandığı biliniyor. Şöyle Düşünün ki çocuklarımız hiç yabani tavşanları, üveyik seslerini duymadan, geyik, karaca, ceylan görmeden büyüyebilir. Böyle bir durumu bu ülkede bir kişinin bile isteyeceğini sanmıyorum.

Maalesef Sosyal medyada vurduğu, öldürdüğü, yok ettiği, üreme ve yaşama imkanı vermediği  onlarca tavşanları, keklik ve üveyik ve diğer kuşları arabasının üzerine koyarak fotoğraf çekilen birkaç yorum ve beğeni alarak kendini tatmin etmek isteyen kişiler var tüm bu olumsuz gelişmelerin yanında yaban hayatı için mücadele eden yetkililere sivil toplum kuruluşlarını ayrıca tebrik ediyor. Avcılık ekolojik dengenin yeniden geri gelmesi için yasaklanmasını destekliyorum.