Haftalardır beklenen maç dün akşam oynandı. Trendyol Süper Lig'in 6. hafta maçında Galatasaray Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda Fenerbahçe'yi 3-1 mağlup etti ve ligde 6'da 6 yapmayı başardı.

Süper Lig'de son 2 yılın şampiyonu Galatasaray ile teknik direktörlük koltuğuna belki de lig tarihinin en kariyerli hocasını getiren Fenerbahçe'nin maçı heyecanla bekleniyordu.

Maç öncesinde otoriteler genelde Fenerbahçe'yi avantajlı gösteriyordu. Sarı-lacivertli takım hem tribün desteği hem de Mourinho'nun bu maçları oynama tecrübesi ile bir adım önde gözüküyordu. 

Nitekim maça hızlı başlayanda Fenerbahçe oldu Saint-Maximin'in çabası poziyonlara giren Kanarya topu içeri vuramayınca Cimbom önce oyunda dengeyi kurdu, sonra da golleri buldu.

Okan Buruk'un maç hazırlığı kusursuza yakın derecede iyiydi. Fenerbahçe Muslera dışında tüm Galatasaray oyuncularına sert pres uygulamaya çalıştı. Buruk bunun maç öncesinde başına geleceğini biliyorduki bunun önlemini çok iyi almıştı. 

Özellikle Dzeko'nun yavaş olmasını değerlendirmeye çalıştı. Muslera, Dzeko her pres için yükseldiğinde topu Abdülkerim ile buluşturdu ve Galatasaray rakip sahada +1 oyuncu avantajını yakaladı.

Bir başka üstünde durulması gereken konu ise kısa ve hat kıran paslar oldu. Fenerbahçe'nin yüksek presini 1-2 pasta kırmaya çalışan Cimbom ardından rakip sahanın ortalarında ise kısa ve net paslarla rakibini göbekten delmeye çalıştı ve neredeyse tüm pozisyonlarını böyle buldu.

Skor üstünlüğünü ele alan Buruk'un öğrencileri savunma kısmında da oldukça rahat ve net performans ortaya koydular. Saint-Maximin dışında hiçbir Fenerbahçe oyuncusuna 1'e 1'de yenilmenen Galatasaray bunun karşılığını net bir galibiyetle aldı. Hatta kontra ataklarda biraz daha becerikli olsalar maç tarihi farklara da gidebilirdi.

Maçın Galatasaray adına kilit oyuncuları Mertens ve Yunus oldu. Mertens hücum aksiyonlarında hep doğru kararları verdi. Bunun yanında yaşına rağmen savunma görevlerini de eksiksiz yerine getirdi.

Yunus Akgün ise sanki sol iç orta saha rolünde idi. Kanadı tamamen Jakobs'a bıraktı ve ortadan yaptığı delici driplingler ile Fenerbahçe savunmasını adete dağıttı. Bu oyunculara birde Osimhen ve Sara kalitesi eklenince Galatasaray için galibiyet kaçınılmaz son oldu. 

Galatasaray tarafı bu galibiyetle üzerindeki kara bulutları tamamen dağıttı ve daha 6. haftadan şampiyonluk yolunda devasa bir adım attı. Okan Buruk ise birkez daha büyük maçlarda ne kadar başarılı olduğunu kanıtladı.

Geçelim dünün kaybedeni Fenerbahçe'ye. Mourinho maça hızlı ve istekli bir planla girdi. Saint-Maximin tüm ataklarında başrolünde idi. 15 dakikada gollük pozisyonlarda bulunun fakat bu pozisyonlarda kalite farkı ortaya çıktı. Szymanski topa çok kötü vururken rakibin ön liberosu ve 8 numarası derslik goller attı.

2-0'dan sonra maçın pozisyon olarak kontrolü Fenerbahçe'ye geçmil gibi görünsede Kanarya sadece Aslan'ın müsade ettiği kadar sahada varolabildi. Özellikle Tadic ve Dzeko aynı anda sahadayken Fenerbahçe atletizm anlamında vasat bir takım haline dönüşüyor, bilhassa da hücumda. Bunlara birde bu oyuncuların girdikleri pozisyonları değerlendirememesi eklenince kazanma şansınız kalmıyor.

Fenerbahçe tarafı maçın XG'lerine bakarak (FB: 3.40 - 1.60 GS) iyi oynadık diyebilir fakat gerçek bundan biraz farklı. Galatasaray ne kadar istediklerini yaptıysa Fenerbahçe o kadar istediklerinden uzak kaldı.

Maçın Fenerbahçe adına tek ayakta kalan ismi olan Saint-Maximin dedik fakat orada da şöyle bir problem var. Fransız oyuncu sahada tek başına oynuyor havası veriyor. Tamamen takımdan kopuk sadece çalım atan, orta ve şut atan bir oyuncu kıvamında.

Ligin henüz çok başı ama geçen yıl bu takımların puan kayıpları düşünülürse Fenebahçe'nin neredeyse hata yapma şansı kalmadı diyebiliriz. Bu durumda Fenerbahçe takımı sadece Mourinho tecrübesine ve takımının ligdeki diğer takımlara karşı olan kalitesine güvenip bir nebzede olsa da umutlarını devam ettirebilir.