Türkiye'de siyasette yaşanan ve hiç bir etik ve ahlaki değerlerle uyuşmayan belediye başkanı ve milletvekili transferlerine çözüm, siyasi ahlak yasası.

"Dik duruş kimliktir. Herkes seni dik duruşunla bilir." Bu cümleyi yerel seçim sürecinde bir ilçe başkanından duymuştum. Bu cümle aklıma geldi; her gün takip ettiğimiz siyaset arenasında bugüne kadar çok transferlere tanık olduk. Çok geçmişe gitmeyeceğim; yerel seçim öncesi ve sonrasında siyasette transfer olan milletvekilleri ve belediye başkanlarını gördük. Halk, bu transfer olaylarına sıcak bakmıyor; öyle ki sosyal medyada bu transferlere yüzbinlerce sert yorum yapıldı.

Evet, yapılan olay halkı aldatmaktan başka bir şey değil; bu çok büyük bir vebal ve kul hakkıdır. Düşünsenize, seçim kampanyası çalışmalarında aday olduğunuz partinin ilkelerini, duruşunu, vizyonunu ve misyonunu bahsederek halktan oy isteyip kazanıyorsunuz. Daha bir ay geçmeden, çeşitli bahanelerle partiden istifa edip iktidar partisine geçiş yapıyorsunuz. Bu, ne büyük bir vebal! "Nasıl olsa halk unutur mu?" diyorsunuz. Halk isteseydi, iktidar partisini veya başka bir partiyi desteklerdi; onu seçerdi. Yıllar geçse de bu transferler unutulmaz. Hayır ile anılmak varken, o başkan sözünde durur diye halkın teveccühüne mazhar olmak varken, nasıl anılacaksınız? Artık halk size nasıl güvenecek?

Bakınız, şu olabilirdi: Partiden istifa ederken halka verdiğiniz sözleri de göz önünde bulundurarak bulunduğunuz makamdan da istifa etseydiniz, halkın gözündeki itibarınızı korurdunuz.

Gelelim transferleri gerçekleştirerek kendi partilerine bu durumu transferi kabul eden partilere; bu durum transferi kabul eden partilere yaramıyor, bu çok net. Çünkü bu başkan veya vekiller, sizin partinize diğer partilerin oyunu getirmiyor, aksine öfke getiriyor. Birçok belediye başkan adayını kendi partinizden aday göstermediniz; onlar ne yaptı? Başka partilerden aday oldular. Sonra siz, "Gelin, biz sizin değerinizi bilememişiz." diyerek tekrar partiye katılımına onay verdiniz. Seçmenin güvenini sarstınız. Bu gibi sebeplerden dolayı seçmen sandığa gitmiyor; siyaset kurumuna bu olaylar zarar veriyor. Bunun adı siyaset değil!

Acilen siyasi etik yasası çıkarılmalıdır. Kim parti değiştirmek istiyorsa, makamı bırakacak; görüşünü beğendiği partiye sadece üye olarak katılacak. İnsanların görüşleri değişebilir ama halkın görüşüne sahip çıkılmalı. Halk aldatılmamalıdır!