Son yıllarda Siyasette baş döndürücü olaylar yaşıyoruz kim kime karşı, kim kiminle beraber artık şaşırmamaya alışıyoruz.
Evet, siyasette "dün dündür, bugün bugündür" deyimini merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den duyduk. Gerçi benzer bir deyim de Hz. Mevlana’nın "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım" sözüdür ve siyasette zaman zaman kullanılır. Bu sözler günümüz siyasetinde halk arasında şöyle konuşuluyor: "Yahu, sen daha önce şöyle dememiş miydin?" diye başlıyor ve sonra o liderin geçmişteki konuşma örnekleri ile devam ediyor.
Elbette ki siyasette küskünlük olmaz deniliyor, olmamalı da zaten. Ama bin düşünüp bir konuşmak, yarın zorda kalmamak adına iyidir. Hani ne derler: "Söz ağızdan çıkmadan senin esirin, ağızdan çıkınca sen onun esirisin." İşte böyle, bazen tribünleri ve kitleleri coşturmak için kişileri hedef alan sözler yarın pişmanlık getirebilir. Siyasette günümüzde birbirine oldukça ağır sözler söyledikten yıllar sonra ittifak yapanları gördük.
Liderlerin ve partililerin birbirleriyle ilelebet düşman kalınacak bir durum tabi ki de olmamalı. 1 Ekim'de meclisin açılması ile TBMM’de verilen resepsiyonda liderler bir araya geldi. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, CHP lideri Özgür Özel ile bir araya gelmesi ve "Birbirimizi kırmıyoruz inşallah, üzülme, bazen siyasetin gereği oluyor" sözleri geceye damgasını vurmuş ve günlerce konuşulmuştu.
Bu konu geçen gün bir TV programında Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’a da sorulduğunda, Erbakan; "Biz kuruluşumuzda da ifade ettiğimiz gibi siyasete nezaket ve zarafet getireceğiz" demişti. Gerçekten de siyasetin dili zaman zaman çok sertleşiyor ve maalesef bu tabana da yansıyor. Görüşlerimizi ifade edelim, lakin ahlakı, nezaketi ve hoşgörüyü elden bırakmayalım.