Türk seçmenin uzun süredir kafasını karıştıran bir soru var. Millet nefes alamazken, AK Parti erirken ve bir çözüm önerisinin, modelinin olmadığı çok net bir şekilde görülürken, zam yapmak, para toplamak, faturayı halka kesmek, vergileri artırmaktan başka hiçbir modellerin olmadığı ortadayken muhalefet neden erken seçim istemiyor?

Evet son günlerde seçmenin cevabını bulmak için her ortamda tarıştığı, konuştuğu konu bu.

Bence bu sorunun cevabı CHP'de yatıyor. İktidara talip olan her siyasi oluşum şartların bu kadar olgunlaştığı bir ortamda erken seçimden kaçmaz. Ama yerel seçimin ilk haftasından itibaren ne hikmetse CHP erken seçime hep mesafeli duruyor. 

CHP yerel seçimlerde elde ettiği başarıyı, belki kendisi bile beklemiyordu. Bunun detayına girmek istemiyorum. Çünkü emarelerini çok gördük. Bence CHP hazırlıksız yakalandı. Yıllardır yüzde 25 lik muhalefet yapmanın vermiş olduğu rehavetle olsa gerek elde edilen başarı karşısında parti topyekün afalladı. 

CHP'nin şimdiye kadar, ekonomiyi nasıl düzelteceğini modelleyerek sloganlaştırarak halka anlattığını görmedim. CHP genel başkanı, meydan meydan gezerek yok fındığın fiyatı niye bu kadar düşük, yok işte tütünün fiyatı niye bu kadar düşük demekten öteye gitmiyor. CHP liderinin ağzından şimdiye kadar, "Biz iktidara geldiğimizde, fındığın fiyatı 200 olacak parayı da şuradan bulacağız, tütünün fiyatı şu kadar olacak. Parasını da buradan bulacağım. Emekli maaşları şu kadar olacak parayı da buradan bulacağım" dediğini duymadık. 

Durumun farkında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek ve çözüm üretmekten uzak bu söylemleri  "Sırtlarında küfe yok. Bol keseden atıyorlar" demekle geçersiz kılıyor. CHP'nin yaptığı onca miting, mitinglere katılan binlerce kişinin heyecanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir satırlık sözüyle hem özgül ağırlığını hemde inandırıcılığını kaybediyor. 

Seçmene bir çözüm modeli sunmak zorundasınız. Yoksa yaptığınız önca mitingin hiç bir karşılığı olmaz.  Hazırladığınız ekonomik programı anlatamıyorsanız, izah edemiyorsanız,  halka bir çözüm önerisi getirip onları bu modele inandıramıyorsanız haliyle karşılığınız olmayacaktır.  

Muhalefetin çıkıp şunu söylemesi gerekiyor; "Biz ana muhalefet partisi olarak erken seçim istiyoruz.  Ülkeyi selamete çıkaracak modelimiz şudur. Biz dünyayla barışık bir dış politika inşa edeceğiz. Yargımızı daha özgür ve bağımsız hale getireceğiz. Y,ne özgür ve sansürden uzak bir medya inşa edeceğiz. Türkiye'yi dünyayla barışık bir ülke haline getirerek çok büyük küresel yatırımcıları buraya çekecek, çocuklarımıza istihdam sağlayacağız. İhracat yapacağız. Komşularımızla çok iyi geçinecek onlarla işte ticari hacmimizi artıracağız. Tüm bunları yaptıktan sonra ülkemizin her kesiminde büyük bir bahar havası esecek."

Malesef biz CHP'den bunları duyamıyoruz. Milletin karşısına ikna edici bir program sunamıyorlar. Ha bire Erdoğan eleştirisi yapmakla, Ak Parti eleştirisi yapmakla, zamları eleştirmekle bir yere varılmıyor. Ben şu an, Özgür Özel'in kendisine müşahhas dış politika modeli şudur, demokrasi modeli budur, ekonomi modeli budur diyemiyorum. Çünkü ortada somut, ete kemiğe bürünmüş hiç bir model yok. Dolayısıyla seçmen ister istemez arafta kalıyor.  

Tabi şu an AK Parti'ninde ne bir dış politika ne bir ekonomi modeli yok. Ama onlar iktidarda ve muhalefete karşı bir adım öndeler. Şartların eşit olduğu bir ortamda insanlar neden mevcut iktidardan vazgeçsinler ki. Ünlü Rus yazar Aleksandr Soljenitsin'in güzel bir sözü var. "Geçmişin dürüst bir analizi olmadan kabul edilebilir bir gelecek olamaz." bence çok doğru bir söz.

Yerel seçimlerden sonra artık merak edilen nokta, Ak Parti iktidarının hangi yolu izleyeceği değil,  muhalefetin tercihlerinin ne olacağıdır. Bence ülkenin yakın geleceğini belirleyecek olan noktada budur.