CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekram İmamoğlu'nun geçtğimiz günlerde bir araya gelmesi, CHP'de genel başkanlık tartışmalarını gündeme getirdi. Bu görüşmenin neden yapıldığının açıklanmaması ve seçmen beklentileri bu tartışmayı alevlendirdi.
CHP seçmeninin mutlaka genel başkandan beklentileri var. Daha üst perdeden siyaset yapılması, Ak Parti iktidarına daha sert muhalefet yapılması, somut doneler ile seçmenin karşısına çıkılıp, umut vadeden bir Özgür Özel istiyoruz seçmen. Yoksa yeni genel başkan seçilmiş olan Özgür Özel üzerinden neden genel başkanlık tartışmaları başlasınki. CHP seçmeni, geniş kitleleri kucaklayabilecek, örneğin İyi Parti'den kopmuş olan merkez sağ tandanslı seküler milliyetçi tabanı da kucaklayabilecek bir liderlik performansı sergilemesi gerektiğine inanıyor.
İşte tam bu beklentilerin üzerine birde Kılıçdaroğlu - İmamoğlu görüşmesi olayın tuzu biberi oldu diyebiliriz. Bazıları bu görüşmeyi kazan kazan stratejisi olarak gördüklerini ifade ettiler. Ben bu görüşe katılmıyorum. Zira, Kılıçdaroğlu CHP'nin genel başkanıyken, İmamoğlu'na siyasi yasak davasının açılacağı hafta Almanya seyahatini bir hafta önceye alarak o mahkemenin sonucunun açıklanma tarihinde yurt dışına çıktı. Bir an kendinizi İmamoğlu'nun yerine koyun. Siz imamoğlu'nun yerinde olsanız bu güven üstünden bir ilişki kurmak ve bir güç paylaşımı içine girer misiniz? Kılıçdaroğlu'nun önünde o şans vardı. Maalesef o şansı olumlu bir yönde kullanmadı.
CHP tabanında son günlerde dile getirilen konuların biride Özgür Özel'in emanetçi olduğu ve yakın zamanda Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş'tan biri partinin başına geçebileceği . Mansur Yavaş'ın partinin başına geçeceğine hiç ihtimal vermiyorum. Bir defa CHP'li değil. Mansur Yavaş ülkücü kimliği ile tanınan bir kişi. Bu ihtimalin Ekrem İmamoğlu içinde mümkün olmadığını düşünüyorum. Başlangıçta değişim hareketini başlatmış olmasına rağmen partinin başına geçmeyip tamamen İstanbul'a konsantre olup Özgür Özel ismiyle sahaya inilmesi bu varsıyımı başlı başına boşa çıkarıyor. Kaldı ki geçen süre içinde iki liderin arasını açacak, güven duygusunu zedeleyecek bir olumsuzluk yaşanmadı.
Bu tartışmalardan zararlı çıkan bence sadece CHP oluyor. Bu kadar erken genel başkanlık tartışması CHP için çok mantıklı değil. Sürekli genel başkan değiştirmek seçmene olumsuz bir sinyal verebilir. Tüm bu tartışmalar aslında Özel'in adının cumhurbaşkanı adaylığı için geçmesinden sonra başladı. Burada Özgür Özel'in CHP'ye odaklanması ve dedikodulara son vermesi en doğru yaklaşım olur. Kaldı ki Özgür Özel bunu deklare etti. Hatırlayın ne demişti Özgür Özel; "Teknik direktör çok iyi diye penaltı atmaz. En iyi penaltıcı ya penaltı attırır. Ben aday olmayacağım." Bu Özel açısından çok iyi bir çıkış oldu.
CHP'de Özgür Özel'in değişmesinin çözüm olduğunu düşünmüyorum. Özgür Özel'in kuşatıcı kapsayıcı daha geniş kitlelere hitap eden dersine iyi çalışmış bir genel başkan çizgisinde CHP'nin çizgisini daha da yukarı taşıması gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar erken genel başkan değişikliği CHP'ye zarar verebilir. CHP köklü bir Parti. Genel Başkan sayısının bir sene içinde 3 kere değişmesi seçmene güven vermez.
Peki Özgür Özel ne yaptı da bu iddialar ortalarda dolaşıyor ya da parti niçin arayış içine geçti. Evet CHP'nin kamuoyuna vermiş olduğu fotoğraf bir kesim tarafından böyle okunuyor. Benim aklıma tek bir seneryo geliyor. Hatırlarsanız bir dönem Özgür Özel'in Başbakan olabileceği Erdoğan'ın sembolik Cumhurbaşkanı olabileceği bir CHP- AKP koalisyonu formül tartışıldı. Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ziyareti sonrasında çokça dillendirildi bu iddia. Özel, bu iddialar ile ilgili net tavrını ortaya koyup tabanını rahatlatacak bir açıklama yapmalı. Yoksa bu iddialar ve gelişmeler CHP'yi karpuz gibi ortadan ikiye ayırır. İdealist çizgide siyaset yapanlar CHP'liler isyan bayrağını açabilir. Ayrıyetten CHP tabanı böyle bir senaryoyu neden kabul etsin. Tam da ülke ekonomik aaçıdan dibi gördüğü bir ortamda.
CHP, Türkiye şartlarında şu an iktidara en yakın parti gibi duruyor. Özgür Özel, hem kendi tabanını hem seçmeni rahatlatacak adımları ve açıklamaları yaparsa, parti üzerinde oluşan kara bulutları dağıtmış olacak. Aksi taktirde bu prarğrafın başında kurduğum cümle tersine dönebilir.