Geçtiğimiz haftanın en önemli siyasi gelişmelerinden birisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İyi Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener ile görüşmesiydi. Evet Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ındaveti ile Beştepe'ye çıkıp sürpriz bir görüşme yaptı.

Bu görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diğer liderlerle yaptıı görüşmeler gibi kapalı kapılar arkasında gerçekleşti ve içerik konusunda kamuoyuna yansıyan herhangi bir bilgi yok. Herkesin aklında şimdi; Neler konuşmuş olabilirler, Akşener'i niçin saraya davet edildi ve Akşener neden koşa koşa sataya gitti? soruları var. Dahası, partisini yüzde 15'lerden yüzde 3'e düşürmüş Meral Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne gibi beklentidi olabilir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapmaya çalışıyor? Görüşme öncesinde ve sonrasında kamuoyunu tatmin edilecek bir açıklama yapılmadı. Akşener'in Beştepe'ye neden davet edildiğine dair bir açıklamada yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu artık alışkanlık ya da siyasi hamle haline getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan siyaseti halkla, kamu oyuna açık bir şekilde şeffaf bir süreçte sürdürmüyor. 

Hafızamızı biraz zorlayalım ve geçmişe gidelim. Tarih  5 Mayıs 2007'yi gösterdiğinde Türkiye için yeni bir süreç te başlamış oldu. Ordunun verdiği "e-muhtıra" ile çalkalanan Türkiye'de olaydan 1 hafta sonra yani, 5 Mayıs 2007'de, siyasi tarihe geçen ünlü Dolmabahçe görüşmesi yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o dönem, başbakanlık koltuğunda otururken, Dolmabahçe'deki ofisinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı kabul etti ve bu görüşme yaklaşık 135 dakika sürdü.

Türk siyaseti ilk defa kapalı kapılar ardında yapılan ve kamuoyuna bilgi verilmeyen ikili görüşmelere konsepti ile tanıştı. Yapılan bu görüşme, Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Benimle mezara gidecek" açıklaması ve Erdoğan'ın "Büyükanıt açıklarsa açıklarım, açıklamazsa açıklamam" demeci ile bir daha kapağı açılmamak üzere tarihin tozlu raflarında yerini aldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Usta bir siyasetçi ve Türkiye siyasetine damga vurmaya devam ediyor. Ne yapıyor? Oyunun kurallarını kendisi kurmaya çalışıyor. Siyasete ve diğer parti liderlerine farklı kartlar dağıtıp, kapalı kapılar ardında pazarlık yaparak politika üretmeye çalışıyor.

Burada kafaya takılan bir soru geliyor hemen. Daha önce uzun aralıklarla ikili görüşmeler gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zamanlarda parti liderleriyle bu ikili görüşmeleri çok sık gerçekleştirmeye başladı. İşte bu noktada insan Erdoğan'ı buna iten etkenlerler nelerdir? diye düşünmeden edemiyor.

Bence bunun iki nedeni olabilir. Aslında 14 mayıs seçimlerinde başlayan ve 31 mart yerel seçimleri ile bariz bir şekilde ortaya çıkan Ak Parti'deki erimenin bunun en önemli etkeni olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan Partisindeki bu erimeyi durduramıyor. Bu erime devam ederse bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın 50 + 1 gibi bir oranı yakalaması çok zor görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yapmış olduğu bu görüşmeler ile kendine yeni bir oyun alanı açmak istiyor olabilir. Bunun adına da 40+1 diyebiliriz. 
İkinci neden ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tekrar seçilebilmesi için bazı adımları atması gerekiyor. Buna örnek olarak siyasette ki yumuşama hamlesini verebiliriz. Ama bu adımların atılmasına mani olan bir MHP karşısında duruyor. MHP, devlet içinde çok derin ve güçlü kadroları olan, Erdoğan'a çok rahat bir şekilde fren yaptırabilen önemli bir faktör. Daha önce Ruslara atfedilen bir atasözünden bahsetmiştim. "Ayıyla dans edersen, dansın ne zaman biteceğine ayı karar verir." MHP en kritik anlarda aldığı kararlar ile Türk siyasetine yön vermiş önemli bir parti. Erdoğan, yapmı şolduğu bu görüşmelerin dışarıya sızmasını, MHP tarafından bilinmesini istemiyor olabilir. 

Erdoğan'ın kafasındaki yol haritası ne ve Meral Akşener'e burada hangi roller düşüyor bu konuda şimdilik bir bilgimiz yok. Ancak ilerleyen günlerde Ak Parti ve İyi Parti cephesinde yaşanabilecek gelişmelere göre daha sağlıklı bir fikir yürütebileceğimize inanıyorum.