Günümüz siyasetinin yol haritasına bir göz atalım efendim. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti, 31 Mayıs seçimlerinde aldığı büyük yenilgiden sonra kendisine yeni bir yol haritası çizme derdine düştü. 15 yıl önce denediği ve başarılı olduğu çizgiye yeniden dönüş yolları arıyor Erdoğan. Yani Avrupa Birliği çizgisine gelmek istiyor. Bu istek ise hiçte kolay gerçekleşecek gibi görünmüyor. Neden mi?

Çünkü karşısında bu değişim isteğinden rahatsızlığını dile getiren bir MHP var. Yani Erdoğan 15 yıl önceki gibi rahat değil. Kısacası MHP'den kurtulması gerekiyor. 

MHP ne yapıyor peki?
Tahmin ettiğiniz gibi ayak diriyor. Devlet içerisindeki tüm mekanizmaları harekete geçirerek. MHP direniyor.  MHP, Sen bana muhtaç kalacaksın diye Ferdi Tayfur şarkıları yayınlıyor ve Erdoğan'ın yakasını bırakmaya razı olmadığını gösteriyor. Yüzük olayını da unumamak lazım. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP'ye sinyal çakmasının ardında dış yatırımcıya olumlu sinyal vermek gibi bir düşüncesinin olduğu ihtimalini göz ardı etmemek gerekir. Bu düşüncede ne derece başarılı olur bilemeyiz. Zira 2012 yılı öncesinde Türkiye'ye batıdan akan sermaye ülkemize yüksek bir refah ivmesi kazandırmıştı. Türkiye'nin şu an dış yatırımcıya ve sıcak paraya olan ihtiyacı had safhada. Eğer bu noktada atılacak akıllı bir adım ve tuttarlı bir yatırım ülkeye ciddi bir nefes aldırabilir.  

Niye böyle konuşuyorum? Çünkü geçmişte benzer bir durum yaşanmış ve ülkeye ciddi bir sermaye girişi olmuştu. O zamanlar Türkiye, Avrupa Birliği reformları ile dış yatırımcıyı çeken, komşularla sıfır sorun politikasıyla bütün Ortadoğu'ya Türk ürünlerini satabilen, islam dünyasına rol model olabilecek bir  istikamette yol katetmekteydi. 

Ama malesef şu anki Türkiye ile ülkeye ne sıcak para girişi olur ne de dış yatırımcı çekebiliriz. İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birtakım adımlar atması gerekiyordu. Türk seçmenine yeni umut kapıları açması gerekiyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın. Cumhur İttifakına tabandan gelen eleştirilere kulak vermek yanısıra, artık sırtında yük olarak görmeye başladığı MHP'nin dikkatini çekmek için CHP kartını ortaya süren Erdoğan bizlere bir kez daha ne kadar usta bir siyasetçi olduğunu göstermiş oldu. 

Hele hele CHP lideri Özgür Özel'in, seçim sonunda yapmış olduğu 'erken seçim istemiyoruz' çıkışı ve Erdoğan ile görüşürüm açıklaması Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti tarafından büyük bir ihtimalle 'Allah'ın lütfü' olarak düşünülmüş olabilir. Tabi bu noktada insanın aklına CHP'nin ve Özgür Özel'in bu işten karı ne diye? bir soru gelmiyorda değil. Yaşanan bu adımları sadece 'siyasette yumuşama' ile açıklamaya çalışmak gerçekleri görmemek anlamına gelir. 

Bu süreçte Özgür Özel'in ve CHP'nin bir tane motivasyonu olabilir. Son seçimde biliyorsunuz, CHP psikolojik direnç noktası olan yüzde 25 oranını kırarak oylarını yüzde38'e çıkardı. CHP, Ak Parti'den yaklaşık % 3'e yakın bir oy koparttı. Daha önce böyle bir durum hiç görülmemişti.  CHP elde ettiği bu başarayı kuvvetlendirmek, sağ seçmene şirin görünerek almış olduğu yüzde3'lük payı daha yukarılara çıkarmak istiyor olabilir. 

Aklıma bir seçenek daha geliyor. O'da CHP'nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel'in pozisyonu ile ilgili. Biliyorsunuz, CHP'nin son kongresinde genel başkanlık koltuğuna oturan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun gölgesinde kaldı. Bir çok kesim Özel'i, İmamoğlu'nun emanetçisi olarak görüyor.  Özgür Özel yaptığı bu hamleler ile Ekrem İmamoğlu'nun gölgesinden kurtulmak istiyor kendi koltuğunu güçlendirmek istiyor olabilir. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Siyasette Yumuşama' hamlesi ile Türk Siyasetine nur topu gibi bir kavram hediye etti. Yumuşamanın etrafında olan her partinin kendine göre beklentileri ve çıkarları var. Bekleyip görelim bakalım. Bu siyasi hamlenin sonunda hangi parti gülecek hangi parti üzülecek.