Şimdi hiç bir şeyin tadı tuzu yok, nerede o eski günler, sözlerini ne çok sık duyar olduk değil mi? Kültürel ve ahlaki olarak nereye gidiyoruz.

Son yıllarda hayatın her alanında geçmişe yönelik özlemini çektiğimiz konular çoğalıyor. Özellikle 2000'li yıllar ve son 15 yılda teknolojinin çok hızlı gelişmesi bireylerle birlikte toplumu da oldukça etkiledi. Hayatın her alanında eski alışkanlıklarımızdan adet ve göreneklerimize ahlaki davranışlarımıza kadar bizleri etkileyen dijital çağdayız.

Çok değil 15 yıl önceye kadar çocukları sokaktan eve getiremezdi anne babalar. Şimdi ise çocukları dışarıyı çıkartamıyorlar. Çünkü hepsi dijitalleşmenin getirdiği akımdalar. Çocukluğunu dijital ortamda yaşıyor şimdiki çocuklar.  Gerçi sokaklarda şimdi masum değil, uyuşturucu aldı başına gidiyor.  Sokakların eski tadı yok. Sahi nerede o eski komşuluk ilişkileri, kültür, saygı, bütün bunlar çok farklı noktadaydı. Küçük küçüklüğünü, büyük büyüklüğünü bilirdi. Şimdilerde ise durum tam tersi, asi bir gençlik yetişiyor. Anne baya saygısı olamayan, örf adet kültür bilmeyen ve önemsemeyen bir nesil geliyor. Hatırlarsanız hepimizin küçüklüğünde büyüklere karşı gelmek dursun, karşılarında ayak ayaküstüne dahi atamazdık. Bir üslup bir terbiye vardı. Ahlak denen kavram şuanda hayatın her alanında bitmiş durumda. Çocuklar teknoloji sayesinde ellerindeki telefon bilgisayar ve tabletlerden her türlü bilgiye anında ulaşabiliyorlar. Küçük yaşlarda öğrenmemesi gereken bilgilere de rahatlıkla ulaştıkları için ahlaki bozuklukları da davetiye çıkarıyor.

Teknoloji mi bizi bu hale getiren yoksa, nesilden nesile aktarılan örf, adet, kültür, ahlak ve saygıyı yeni nesillere aktarmak mı sorun. Dini değerlere saygı ve bakışta değişti. Bayramlar sıla-i rahim dediğimiz akrabalar eş, dostlarla birlikte olmak yerine tatil fırsatı olarak görülüyor. Yanı başındaki komşusuyla bayramlaşmaya fırsat bulamazken, kilometrelerce yol tepip tatile fırsat buluyor şimdiki nesil. Toplumumuz temellerine aykırı akımlarında yaygınlaştığı bir dönemde dijitalleşmeyle birlikte ortaya çıkan sapkın akımların yaygınlaşması  toplum üzerindeki etkisi günden güne artıyor. Toplum olarak değerlerimizden kopuyor muyuz, yoksa farkında olmadan kopartılıyor muyuz.

Netice itibariyle önümüzde yaklaşmakta olan büyük bir tehlike var. Kültürel ve ahlaki yozlaşma 21. asrın Türkiye’sinde en büyük problemlerinden biri haline geldi. Peki, biz bu tehlikeye karşı ne yapıyoruz. Nasıl tedbirler alacağız. Ailelere, anne babaların yanında bizleri yönetenlerinde üstüne düşenler neler. Bunlar tartışılıp nesillerimizi bu yozlaşmaya karşı dik tutmalıyız. Aksi takdirde kültürsüz, saygı ve ahlaktan yoksun bir millet olmaya yolunda ilerleyişimiz devam edecek.