Türkiye olarak çok karmaşık bir siyasi sürecin içinden geçiyoruz. Bu süreç içinde ülkenin gizli bir gündemi var. Dışa yansımasa bile içten içe Türkiye, Ak Parti ile MHP ittifakı çatırdayacak mı? sorusuna cevap arıyor. 

Ülkenin son 10 günlük siyasi trafiğine baktığımızda neredeyse başımız dönüyor. Yerel seçimler tamamlanıyor. Ülkenin birinci partisi CHP oluyor. CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşüyor. Yetmiyor iki gün sonra MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşüyor. Ve bu görüşmeler kapalı kapılar ardında yapılıp kamuoyuna herhangi bir bilgilendirme yapılmıyor. Yetti mi? Yetmedi tabiki. Son olarakta Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan bir araya geldi. 

Tüm bunlar olurken  ülke gündeminde ne vardı peki. Sinan Ateş cinayeti için hazırlanan savclık soruşturması. Ve cinayeti işleyen katilin, MHP'nin gençlik yapılanması olarak adlandırılan Ülkü Ocakları'na ait araçlarla İstanbul'dan Ankara'ya getirilmesi. Bu araçların bir çok kişi tarafından dillendirilmesi ve PTS kayıtlarına girmesine rağmen gözardı edilmesi. Ana akım medyada bu araçların fotoğraflarının servis edilmesi. 

Yani yukarıda birileri, adeta Sinan Ateş dosyası üstünden birbirlerine saldırıyorlar. Liderler ve parti yöneticileri masa üstünde verdikleri fotoğrafta gülücükler saçarken, masanın altında çok farklı seneryolar gerçekleşiyor. 

Bence bunun nedeni ideolojik falan değil. Yerel seçimden sonra Ak Parti'nin siyaset okuması değişti. Ak Parti'nin bundan sonra kendine çizdiği yol haritası ve çıkış planı, MHP'nin kinden farklı bazı adımlar atmasını gerektiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "siyastte yumuşuma" diye tanımladığı siyasi adım, malesef ortağı MHP tarafından onaylanmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Özel ile yaptığı görüşme sonunca bazı siyasi mahkumları serbest bırakması yönünde önemli sinyaller vcermişti. Ancak MHP buna izin vermiyor. MHP'nin bu adımı üzerine CHP lideri Özel, Devlet Bahçeli ile bir görüşme yapıyor. Ancak görüşmenin ne yönde sonuçlandığı sır gibi saklanıyor. Ancak görülen bir şey var ki, MHP'nin bu görüşmelere ve sonuçlarına sıcak bakmadığı. 

Tabi aklımıza hemen, MHP neden siyaetteki bu yumuşamaya sıcak bakmıyor? sorusu geliyor. Cervabi çok basit. Böyle bir adım atıldığı takirde iktidarın, MHP'ye muhtaçlığının ortadan kalkacağını düşünüyor. MHP'nin özellikle içişleri ve adalet olmak üzere devletde çok sayıda kadrosu var. Son yaşanan gelişmeler sonuncu aslında Ak Parti ve MHP birlikteliğinin teorik olarak bittiğini sadece fiiliyatta devam ettiğini söylesek yanılmış olmayız. 

Grup teorilerinde şöyle bir şey vardır. Aynı grup içindeyseniz, grup üyesisiniz. Aynı grup içinde proje yaparsanız arkadaş olursunuz, yaptığınız projelerle başarı elde ederseniz çok daha büyük projeler yapmaya devam ederseniz ve bu şekilde dostluklar kurmuş olursunuz. Ak Parti ve MHP oluşturdukları ittifak ile şimdiye kadar bir çok başarılı icraata imza attılar. Parlamanter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişten tutun, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar bir çok işte kader birliği yapıp başarı elde ettiler. Bu kadar ortak noktaları olan iki ortak kolay kolay ayrılamazlar. Eğer ayrılırlarsa da, bu ayrılığın çok dramatik ve ağır bedelleri olur. Her iki parti de bu bedeli ödemeye hazır olmadığı için bu evlilik zoraki olarak devam edecek gibi görünüyor. 

Şu ekonomik krizde Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir çatışmaya girmeye cesaret edebileceğini düşünmüyorum. MHP lideri Bahçeli'nin de en önem verdiği şey kamu içindeki kadroları olduğu için onların da kolay kolay bu ortaklığı bozacaklarını tahmin etmiyorum.