Son günlerin en dikkat çeken olayı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan tasarruf paketi oldu. Çoğu kişi gibi bende paketi, "Dağ fare doğurdu" şeklinde yorumladım. 

Ancak olaya farklı bir açıdan bakınca Bakan Şimşek'in açıkladığı tasarruf tedbirlerinin daha işin başlangıcı olduğu arkasının dalga dalga geleceği görülüyor. Paketin açıklanmasının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra flaş bir haber geldi. Esnaf Kefaletler aracılığı ile Halk Bankası'ndan esnafların kullandığı kredi faizlerinin yüzde yüz arttırıldığı haberi kamuoyunda dalga dalga yayıldı. Esnaflar resmen şokta. Üstelik bu karar geriye dönükte uygulanarak geçmişte çekilen kredileri de kapsıyordu. 

Bu karar aslında Bakan Mehmet Şimşek'in açıklamış olduğu tasarruf tedbirlerinin vatandaşın üzerine düşen yansımalarının ilk bölümüydü. Sanırım yeni dalgalar farklı alanlarda gelmeye devam edecek gibi görünüyor. Aynen otoyol ve köprülere yapılan fahiş oranlardaki zamlar gibi. Bakan Şimşek'in açtığı paket esas itibariyle karar alıcıların bunca popülizm yaptıktan sonra faturanın halka kesilmesinden ibaret gibi görünüyor. 

Hastalığın teşhisi doğru konulmadan yapılacak her türlü tedavi ile sonuca ulaşılmaz. Tasarruf tedbirleri hakkında ilk açıklamayı yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tedbirlerin iki nedenden dolayı alındığını duyurdu. Neydi bu nedenler? Geçtiğimiz yıl yaşanılan deprem ve daha öncesinde yaşanan pandeminin yol açtığı olumsuz etkenler. Oysa ülkedeki hemen hemen bütün ekonomistler ekonominin bu noktaya gelmesindeki asıl etkenin karar alıcıların aldığı kararlardaki yanlışlık olduğunu söylüyorken. 

"Türkiye ekonomisinin tek sorumlusu benim" ve "faiz sebep enflasyon sonuç" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu ekonomik tabloda hiç mi etkisi yok? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan böyle bir cümle beklemiyoruz tabiki. Ancak kamuoyuna daha inandırıcı gelecek bir açıklama yapabilirdi. Ekonomi çevrelerinin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın yaptığı bu açıklamadan sonra yaaptığı açıklamalar bizim tezimizi doğrular mahiyette. 

Tasarruf paketi ile Mehmet Şimşek'in hedeflediği tasarruf miktarı 100 milyar TL dolayında. Tasarrufun miktarını kafanızda canlandırmak için bir örnek verelim. 2024 bütçe rakamlarına bakalım. 2024 yılı bütçesi 8 trilyon 437 milyar TL gelir, 11 trilyon 89 milyar TL gider. Hedeflenen 100  milyar TL tutarındaki tasarruf paketi bütçe giderlerinin yüzde 1'inin bile altında.

Yine rakamlarla devam edelim. 2024 bütçe verilerine göre, 2024-2026 döneminde ortalama kurlara Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü döviz garantili projeler için 9 milyar dolar, Sağlık Bakanlığı şehir hastanelerinin hizmet alımları ve yatırım kullanım bedelleri için 6,6 milyar dolar ödeyecek. Yani bu projeler için sadece önümüzdeki 3 yılda ödeyeceği para 15,6 milyar dolar. Esnafın kullandığı kredilerin, üstelik geriye dönük olarak faizlerinin yüzde yüz arttırılmasına karşın, kamu özel sektör işbirliği ile yapılan projeler, havalimanları, geçiş garantili yollar, şehir hastanelerinin tasarruf tedbirlerinin dışında tutulması bence doğru bir yaklaşım değil. Hazine garantili köprü, yol, Havalimanı ve şehir hastanelerine yapılan ödemeler mücbir sebep gerekçe gösterilerek en az bir yıllığına ötelenebilirdi. Bu kamuoyunun gazını alma anlamında da oldukça iyi bir psikolojik hamle olabilirdi. 

Kamuoyu, çalışanların servislerinin kaldırılması, lojmanlardan alınacak kira bedellerinin arttırılması ya da fotokopi kağıdından yapılacak tasarrufla sonuca varılamayacağını düşünüyor. Bence hiçte haksız değiller.