Bu yazımızda sizlerle ekranlarda sık görmeye başladığımız şu CHP teşkilatında para sayma görüntüleri hakkında konuşmak istiyorum.
Sizde farketmişinizdir. Son günlerde özellikle merkez medya da nerdeyse her gün CHP parti teşkilatındaki para sayma görüntüleri tekrar tekrar haberlere çıkıyor. Medyada ki bu görüntüleri birde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın meydanlara taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neredeyse her mitinginde bu konuyu gündeme getirmesi akıllarımıza "Cumhur İttifakı farklı bir hamle yapma kararı mı aldı" sorusunu getirdi.
Durumun anlaşılması için olayı kısaca özetleyelim. Ekranlarda dönüp dönüp gösterilen kısa görüntüde CHP'li bazı isimler deste deste dolar ve euro paralaral birlikte görünüyor. Çantalarla getirilen dövizler elden ele geziyor. Bir güvenlik kamerası görüntüsü olduğu anlaşılan videoya karşıdan bakıldığında aklımıza illegal bir paranın illegal bir şekilde paylaşıldığı gelebilir. Gerek medya da gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mitinglerde yaptığı imalar insanların akıllarında ister istemez bir soru işareti bıraktı.
Olayın patlak vermesinin ardından CHP konu hakkında bir açıklama yaparak görüntülerin 4,5 yıl önce CHP İstanbul teşkilatına bir gayrimenkul alımına ait olduğunu açıkladı. Tabi herkesin aklına bu para transferi neden banka kanalı ile yapılmıyor sorusu geldi.
Biliyorsunuz Türkiyede bina satın alımlarında bu tür şeyler oluyor. Yüksek vergiden yırtmak isteyen mülk sahipleri, normal pazarlıkta geçen meblağı tapuya yansıtmıyor. Örneğin pazarlıkla 5 milyon liraya satılan bir mülk, tapuya devri yapılırken 1 milyon lira olarak gösteriliyor. Haliyle mülk sahibi tapuda bildirilen meblağı banka kaanalıyla alırken geri kalanını elden nakit olarak istiyor.
Aynı durum CHP'nin İstanbul'da mülk alımında da yaşanıyor haliyle. Durum bundan ibaret. Zaten ülkemizde işi tapuya düşenlerin neredeyse tamamı bunu yapıyormuş. Türkiye'de yapılıyor bu, vergisini daha düşük gösterebilmek için. İşte bir kısmını elden ediyorlar nakit getirip, bir kısmını bankadan gönderiyorlar ve vergilendirmeden tasarruf ediliyor. Bunu yapmayan yok gibi.
Tabi CHP boş durur mu? Hemen karşı hamleye geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın para sayma görüntüleri üzerine meydanlarda siyaset kirlendiğini söylemesi üzerine CHP 17-25 Aralık olaylarına gönderme yapmakta gecikmedi.
Ne olmuştu 17-25 Aralıkta? Biraz hafızanızı zorlayın. Hani şu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ile para sıfırlama tapelerinin ortaya saçıldığı, ayakkabı kutuları içinde deste deste dolarların, para sayma makinelerinin yatak odalarında bulunduğu günleri hatırlayın. CHP diyor ki; "17-25 Aralık'ın hesabını verememiş biri çıkıp bizi hırsızlıkla suçlayamaz. Bu nasıl aymazlık."
CHP cenahı, bunu tam bir kara mizah olarak niteleyerek, ülkenin mizaha yatkın derecede bir unutkanlık ve vurdumduymazlık girdabına girdiğini ifade ediyor. Seçmenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için adeta mümbit bir tarla olduğunu savunuyor. Öyle ya, daha 10 yıl önce kendisi ve partisi yolsuzluk ve hırsızlıkla suçlanmasına karşın şimdi kendisi, ana muhalefet partisini aynı suçlamalarla eleştirebiliyor.
Öyle bir ülkeyiz öyle bir milletiz ki, o kadar çabuk unutuyoruz ki, o kadar çabuk belleklerimiz siliniyor ki, toplum olarak balık hafızalı olduk adeta. Siyasilerde bunu bildiği için geçmişi çok sorgulamadan rakiplerini geçmişte kendilerinin benzer suçlarla itham edilmesine karşın suçlayabiliyorlar. Normal şartlar altında kendisi benzer suçlarla itham edilen bir kişi yada siyasi parti, rakibini eleştirken "Belki vatandaşlar bize yöneltilen suçlamaları hatırlar" diyerek en azından endişe yaşaması gerekmez mi?
Türkiye siyasetiyle gerçekten ilginç bir ülke. Batılı anlamda demokrasi ve siyaset ilişkisine baktığımızda Türkiye ayrı bir yerde konumlanmış durumda. Belediye başkan adaylarının projelerinin konuşulup tartışılacağı yerde deste deste para görüntülerinin üzerinden siyaset yapılması bana hiç mantıklı gelmiyor. Siyasetin ve siyasetçilerin gerçek anlamda siyaset yaptığı, karalama değilde proje üzerinden siyasi rekabetin yaşandığı bir Türkiye özlemiyle...