CHP içindeki tartışmalara baktığımız zaman gün yüzüne çıkan bizim, kamuoyunun kavrayabildiği sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylıkta direnmesi gibi görünüyor. Gün geçtikçe bu algımızın ne kadar hatalı hatta eksik olduğununun farkına varıyoruz. Bu güb ortaya çıkan farklı bir CHP portresi var. 

CHP'nin gerçek yüzü gün geçtikçe ortaya çıkıyor desek sanırım abartmış olmam. 'Gerçek yüzü'nden kastım bu parti içinde inanılmaz bir kavganın olduğu ve oligarşik bir yapılanmanın olduğu ve bu oligarşik yapının CHP'yi sadece 'değişiyormuş gibi' göstermek istemesidir. Aslında CHP tabanı, değişime en büyük direnci gösteren ve dönüşümün önüne en büyük engelleri koyan bir yapıyla karşı karşıya. Gerek sosyal medyada gerek sokağa indiğinizde edindiğiniz izlenim ile CHP yönetimindeki oluşan fotoğrafa baktığınızla bu gerçek ile  yüz yüze gelmiş oluşuyorsunuz.

Hemen tabi kafanızda bir soru işareti oluştu. Nasıl bu kanıya vardınız? diye. Uzunca bir süredir CHP tabanında, geleceğin lideri, CHP'yi toparlayacak ve iktidara taşıyacak lider olarak görünen Ekrem İmamoğlun portresi çıktı. Artık iktidar yüzü görmek isteyen, ülke yönetiminde söz sahibi olmak isteyen CHP seçmeninin büyük bir kısmı hatta CHP dışındaki bir çok seçmen İmamoğlu'nu bir kurtarıcı görmeye başladı. 14 mayıs seçimlerinden önce yapılan bir çok anketin sonucu bu söylediklerimizin kanıtı zaten. O süreçte yargı değneği ile  adaylıktan koparılan İmamoğlu, seçim yenilgisinden sonra, CHP'de değişim ve yenilik isteyenlerin yeni doğal başkanı gibi görülmeye başladı.  Ancak gelin görünki, seçmeni özellikle de CHP tabanını bu kadar heyecanlandıran bir lider, yine CHP'deki o oligarşik yapı tarafından önü kesildi. İki örnekle bunu anlatmaya çalışacağım size.

CHP'de değişimin adayı olduğu söylenilen Özgür Özel çıkıp diyor ki; "Bize makron lazım değil, beyaz gömlek yakışıyor, kollarını sıyırıyor, halkın karşısına çıkıp etkili konuşuyor diye partiyi bu isimleri emanet edecek değiliz." Özgür Özel burada kimi tasvir ediyor dersiniz. Sokakta CHP seçmenine, Özel bu söz ü ile kimi kastediyor? diye sorsanız hepsi Ekrem İmamoğlu der. Makron İstemiyoruz diye, siyaset dışı biri İstemiyoruz diye, partiden değil diye, kastettiği Ekrem İmamoğlu. Kaldı ki Ekrem İmamoğlu Özel'e ilk desteğini açıklayandan birisi.  Yani Özgür Özel; "Bize seçimi kazanacak aday lazım değil. Bize, CHP içindeki yapıyı koruyacak, bunun dışına çıkmayacak birisi lazım" diyor. Bu da gösteriyor ki CHP'yi çok sıkı bir şekilde koruyan, CHP içindeki söz hakkının has dairenin dışına çıkmasını engelleyen şövalyeler var. Özel bu sözleri ile hem bunun altını çiziyor, hem de o has dairenin yılmaz savunucu olduğunu gösteriyor. 
Gelelim ikinci olaya. Televizyonlarda hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Ekrem İmamoğlu, İstanbula kazandırılacak 10 kreşin temal atma töreninde, katılımın oldukça az olduğunu göründe, partisinin Sultangazi ilçe Başkanı Kemal Avseren'e kameralar önünde, "Sen kendi üyene burada Büyükşehir Belediyesi'nin temelini duyurmuyorsan, rezillik" diyerek adeta fırça atmıştı. Düşünebiliyor musunuz değişim isteyen CHP  içinde dönüşüm isteyen daha güçlü bir CHP inşa etmeliyiz diyen adam parti içinde nasıl cezalandırılıyor. İcraatları Parti örgütüne bile duyurulmuyor. Bu hafife alınmayacak büyük bir hata. Bunun üzerine konuşulacak çokta bir şey yok aslında.

Bu iki olaydan anlaşılıyor ki; CHP içindeki oligarşik yapı Ekrem İmamoğlu'nu yemeyi kafasına koymuş gibi. Başlangıçta Cumhurbaşkanlığı adaylığı engellenen İmamoğlu'nu, yerel seçimlerde ittifakın kapısını kapatıp İyi Parti ile kavgalı hale getirip, Ak Parti adayına boğdurup siyasetin dışına itmek istiyorlar gibi bir sahne var önümüzde. Bu sahnenin ise tek bir özeti var. İmamoğlu'nu aday gösterelim ama seçilemesin. İmamoğlu potansiyel cumhurbaşkanı adayı olma potansiyel CHP'nin genel başkanı o adayı olmak statüsünü yitirsin. 

1789 Fransız Devrimi'nin önemli simalarından biri olan Danton'un, başına gelenlerin siyaseten bir benzerinin İmamoğlu'nun başına gelmemesi dileğiyle yazıma son noktayı koyuyorum.