Biz, iki gün önce ne izledik öyle. İran'ın olağanüstü bir şekilde ve daha önce eşi ve benzerine rastlanmayan bir organizasyonla İsrail'e cevap vermesi herkesi şaşırttı. İranın yaptığı saldırı, "ben geliyom gardınızı alın" cinsinden öte geçmeyen ve neye hizmet ettiği anlaşılamayan bir tepkiden öteye geçmedi. Tabi bu filisti,n cephesinde olanlar içimn.
İsrail cephesinde olanlar için ise bunlardan kat kat fazla kazancı olan bir adım olarak tarihe geçti. Şimdi İran geçtiğimiz gün inanılmaz bir saldırı gerçekleştirdi. İsrail'i yerle bir eden, onları korkutan, bir daha başlarını kaldıramayacak şekilde onları sindiren bir saldırıdan bahsedemiyoruz maalesef. 1 Nisan'da Suriye'deki İran Konsolosluğu'nun vurulması akabinde ona cevap vermek için elinde ne varsa ortaya döktü İran. Bir savaş dışı durumda böyle bir misilleme yapma gereği neden hissetti İran anlaşılır gibi değil.
Sonuç ne oldu? Sonuç, İsrail'de bir kişinin bile ölmediği, ancak Arap bölgesinde Müslüman bir çocuğun yaralandığı bir saldırıya dönüşmüş oldu. Buradan çıkartılacak ilk sonuç, İran'ın İsrail için çok da büyük bir tehdit olmadığı ve onları çok fazla korkutmadığıdır. İran'ın kendi teknolojileriyle geliştirdikleri silahların, büyük bir kısmı kendi topraklarından çıkmadan düştü. Geçenlerin bir kısmıda İsrail'e varmadan Suriye ve Ürdün üstlerinde imha edildiğini gördük. Bu saldırıda İsrail'in yan kuvvetleri olan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin olaya müdahil olup bu yok etme sürecinde İsrail'in yanında durduklarına müşahede etmiş olduk.
Peki İran bu saldırıyı neden yaptı? Bana kalırsa gerek İran'a gerekse Filistin'e zerre miktar faydası olmayan bu saldırının iki farklı yönü var. Birincisi İran'a bakan yönü. Bilindiği gibi İran Mollalar tarafından idare edilen otokratik bir rejimdir. Bu gibi otokratik rejimlerin bir numaralı önceliği, rejimin yaşamasıdır. İran kendi vatandaşına bu mesajı vermek için. bu saldırıyı gerçekleştirdi. Ha diyeceksiniz ki bu fiyasko. Ama gidin birde İran medyasının gözünden bakın bakalım nasıl bir durum var ortada. O rejimin halkı pompalayan bir medyasının olmadığını mı düşünüyorsdunuz?. Son tahlilde ne dedi İran? "Hedeflenen amaca ulaşılmıştır" diye açıklama yapmadı mı? İran'daki milliyetçiler, mollalar, "Bakın İsrail bize cevap veremedi, korktu. Biz zaten daha fazlasını yapmak istesek yapardık. Bu uyarı mahiyetinde bir saldırıydı. Bizim elimizde çok daha büyük silahlar var kullanmadık" gibisinden söylemlerde bulunmadığını mı düşünüyorsunuz?
İsrail saldırıdan neredeyse hasar almadan kurtuldu. İran, İsrail'e 331 füze fırlatmış bunlardan 185 tanesi Kamikaze dronu. Geliyor ve aşağıya böyle Kamikaze yaparak patlatıyor kendini. Bunların tamamı düşürülmüş. Burada dronların gerçek bir savaşta hiçbir karşılığının olmadığını malesef görüyoruz. Büyük devletler ellerindeki çok gelişmiş silahlarla dronlara raharlıkla karşı koyabiliyor. İsrail 110 balistik füzeden 103'ünü düşürmüş. İsrail ve müttefikleri 36 kuruyuz füzesinin 36'sını düşürmüş. İsrail topraklarına sadece 7 tane balistik füze isabet etmiş, bunlardan da sadece bir tanesi askeri üstün altyapısına hasar vermiş. Yani bir İsrail askerinin burnu bile kanamamış. Eeeeee nerde başarı? Biri bana göstersin? İran açısından tek başarı var, Molla rejimi kendi propagandasını yapmış oldu.
Gelelim ikinci fasla. Gazze'de insanlık suçu işleyen ve hem kendi ülkesinde büyük protestolara maruz kalan hem de uluslararası arenada artık kendi müttefik ülkeleri tarafından da eleştirilmeye başlanan Netanyahu elindeki kartları güçlendirmiş oldu. "Bakın ben bir şey biliyorum da yapıyorum" demeye başlamıştır bile. Yani, hem İsrail iç siyasetinde hem de uluslararası arenada en zor duruma düştüğü dönemde, Molla rejimi Netanyahu'nun imdadına yetişmiş oldu. Netanyahu Şam Konsolosluğu'na saldırarak topu yok oyuna soktu. Molla rejimide topu öyle güzel muz orta ile Netanyahu'ya gönderdi ki, O'na sadece golu atmak kaldı.
Dikkat ettiniz mi? İsrail; Hamas, Hizbullah veya İran’ın her saldırısından sonra, Filistin’den daha çok toprak almış, soykırıma bahane oluşturmuş, Uluslararası arenada destek görmüş ve savaş hükümetlerini muhalefetin de desteğiyle güçlendirmiştir. İsrail ve Netanyahu kesin; "İyi ki böyle düşmanlarımız var" diye dua ediyordur.