Kamuoyunun yakından takip ettiği CHP içinde bir tartışma var. Partiyi kim yönetecek, CHP'nin başına kim geçecek diye. Bir süre önce başlayan ve ilçe kongreleri ile start alan yarış şu aralar il  kongreleri ile devam ediyor. Kongreler yapılıyor, başkanlar seçiliyor. Gelinen süreç gösteriyor ki Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni dönemdeki genel başkanlığını meşrulaştırmak için her şey yapılıyor.

Niçin böyle diyorum? Cemal Canpolat ismini biliyorsunuz. CHP İstanbul il başkan adayı. Bu vatandaş çıkıp demiş ki; "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturduğu koltuk, Mustafa Kemal’in oturduğu koltuktur. Kılıçdaroğlu’na saldırmak, Mustafa Kemal’e saldırmaktır" Son yıllarda duyduğum çok çirkin bir ifade bu. Bildiğin 3. sınıf tarikat söylemi. Oradaki Kılıçdaroğlu adını çıkarsanız yerine cemaatlerde meşhur birinin adını koysanız değişen hiç bir şeyin olmadığını görürsünüz. Ayrıca olaya birde ters açıdan bakın. O zaman aynı şeyi Erdoğan için de söyleyebilir. Erdoğan Cumhurbaşkanı ve Atatürk'ün koltuğunda oturuyor. O zaman o'nu da eleştirmek ihanettir. 

Cemal Canpolat denilen kişi, cumhuriyetin kurucusu olan bir partinin Türkiye'nin en büyük ilinin il başkanlığına aday bir isim. Bu sözünden anlaşılıyor ki; cumhuriyeti anlamamış, cumhuriyet felsefesini anlamamış, güçlü birey nedir bilmiyor, sivil toplum nedir bilmiyor. Hepsinden daha kötüsü bir parti nedir? parti teşkilatı nedir? partinin başına gelip gitmek demokrasi çerçevesinde ne anlama gelir? bunu da bilmiyor. Sorgulamayan, eleştirmeyen, irdelemeyen bir hiyerarşik tarikat müridi gibi olaylara yaklaşıyor. 3 sınıf bir tarikatta kullanılabilecek bir ifadeyle Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu güçlendirmeye ve onun başarısızlıklar üstüne oturduğu makamını meşrulaştırmaya çalışıyor.

21 yüzyılda CHP, Türkiye'yi bu beyinlerle yönetecek. Ülke olarak tarikatlardan cemaatlerden kurtulmayı aklınızın ucundan geçirmeyin. Onlardan kurtulsanız bile aynı kurgunun seküler yapısıyla yüz yüze geleceksiniz. Sizi onlardan kurtaracağını iddia eden CHP, adeta bir tarikat yapılanması, hiyerarşik bir cemaat yapılanması görüntüsü sergiliyor. Bir de bunun üstüne CHP'nin bir mezhep etrafında örgütlendiği dedikodularınıda eklerseniz, kendi kafalarındaki bir tarikat söylemiyle Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu meşrulaştırmaya çalıştıklarını düşünebiliriz. Kılıçdaroğlu ve melekleri diye tabir edeceğimiz bu insanların çapı bu kadar. Yani Atatürk üstünden Kılıçdaroğlu'nu domine edip, onu eleştirilmez kılmak istiyorlar. Seviyeyi daha ne kadar düşürecekler ibretle seyredip takip edeceğiz.

Karşınızda 21 yüzyılı okuyamamış, siyaset bilimini okuyamamış, demokrasiden nasibini almamış bir muhalefet yapılanması var. Bakalım CHP delegesi yaşanan bu gelişmelere nasıl bir refleks verecek. Kendi çıkarları için bu yapının devam etmesine destek mi verecek, yoksa ülkede muhalefetin önünü açabilmek için bir adım mı atacaklar. Benim görebildiğim tablo böyle. Türkiye'deki muhalif cenah henüz dibi görmedi. Muhtemelen önümüzdeki yerel seçimde o betona doğru yüzünün üstüne çakılacak.