Geçtiğimiz günlerde Manisa Valisi Enver ünlü İl Mahalli Çevre Kurulu Toplantısına katıldı. Sayın valimizin Manisa için canla başla çalıştığı, ilimizin çıkarları için oldukça fazla emek sarfettiğini biliyorum. Ancak bu toplantıda sarfetmiş olduğu bazı sözlerin geçimini tarım ile karşılayan vatandaşları üzdüğünü belirtmeden geçemeyeceğim. 

Manisa İl Mahalli Çevre Kurulu Toplantısında ne dedi sayın valimiz? hatırlayalım. Toplantıya da başkanlık eden Sayın Valimiz Ünlü; "Yenilenebilir enerji kaynakları açısından şehrimiz oldukça avantajlı ve verimli bir şehir. RES’ler den, GES’lerden, Jeotermal enerjiden daha fazla istifade etmeliyiz” dedi konuşmasında.

Bilindiği gibi Sarıgöl, Alaşehir ve Salihli hattı Jeotermal enerji kaynakları açısında oldukça çömert. Alaşehir Piyadeler bölgesinde öbeklenen jeotermal kuyu ve santraller bölge tarımı için  çok ciddi bir tehlşike oluşturmakta. Kısa vadede şu an bölge çiftçisinin şikayetleri yükselmeye başladı. Bu şikayetler ilerleyen yıllarda mutlaka artacaktır. 

Yıllardır jeotermal enerji, mi tarım mı  daha önemli tartışmaları yapılıyor. Reenjekte sisteminin şart koşulmasıyla birlikte Jeotermal Enerji Santralleri'nin tarım alanlarına zarar vermediği konuşuluyor. 

İlk önce şunu belirtmekte fayda var. Ekmeğini tarımdan çıkaran insanlar asla jeeotermal enerji ve santrallere karşı değil. Sonuç itibari ile onlarda ülkemizin değerlerinden biri. Tarım kesiminin karşı olduğu nokta, jeotermal kuyu ve santrallerin tarım arazileri üzerine yapılması. Her bir kuyu yaklaşık 15 dönüme yakın bir tarım arazisini yok ediyor. Binlerce kuyunun bu bölgede açılacağını düşünürseniz olayın tarım açısından vahameti korkunç boyutlara ulaşacak çapta. 

Olayın bir diğer yönü de jeotermal enerjiden edeceğimiz kazancın tarımdan elde edeceğimiz kazançla kıyaslaması. Bölgemizdeki jeotermal kaynaklardan elektrik enerjisi üretiliyor. Şimdiye kadar bölgede faaliyette bulunan 11 firmadan hiç biri elektrik enerjisi haricinde herhangi bir proje geliştirmiş değil. Çünkü onlarda olaya eekonomik açıdan bakıyor ve en çok parayı nereden alacaklarsa oraya yatırım yapıyorlar. 

Ayrıca önemli bir noktada, jeotermal kaynaklardan üretilecek enerjinin alternatifinin olması. Örneğin güneş panelleri ve rüzgar türbinleri gibi. Ama elimizdeki  tarım arazilerinin alternatifi yok. Sadece bu gerçek bile tarım arazileri üzerinde jeotermal kaynak arayışlarının ne kadar hatalı olduğunu göstermesi açısından yeterli. 

Bir tarafta parasına para katmak isteyen 8-10 tane işadamı, diğer tarafta ekmeğini topraktan karşılamak içinen çırpınan yüzbinlerce aile. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz? Umarım, tarım arazileri talan edilmeden yerlatındaki zenginliklerimizden istifade edebileceğimiz bir yol bulunur.