Bu sorunun cevabının kürtlerin sandığın neresinde duracakları ile doğru orantılı olduğu düşüncesindeyim. Kürt siyasetinin izlediği seyir anlamında bir çok kişi görüşlerini söylüyor. Evet Kürt siyaseti daha önce HDP, şimdilerde DEM Parti ile çok büyük bir tartışmanın merkezinde yer aldı.
14 Mayıs seçiminden sonra kürt seçmen bir hesaplaşma içine girdi. Seçim sonuçlarıyla birlikte çok canlı bir tartışma yaşandı. Bence o tartışma bütün harareti le hala devam ediyor ve Kürt siyaseti bir yol ayrımına gelmiş durumda.
Yani bunu nereden görüyoruz. Son birkaç hafta içerisinde yapılan açıklamalardan görüyoruz. İşte HDP örneğinde olduğu gibi Türkiyelileşen ve kürt siyaseti vardı. Özellikle CHP dışında kalan sol kesimi içine alan bir büyüme potansiyeli vardı HDP'nin. Lokal ve etnik yapıyı bir kenara bırakıp bir türkiyelileşme planı vardı. Ve bu plandada epeyce bir yol katedilmişti. Ancak gelinen noktada şu an Kürt siyasetinin bir tıkanıklık yaşandığı çok açık.
Şu an Kürt siyasetinin önünde daha kürdistani bir siyaset izlemekle, daha Türkiyeli bir siyaset izlemek arasında canlı bir tartışma var gibi görünüyor. Bunu da nereden çıkarıyorsun diyebiliriz. Bunu nereden biliyoruz? Yıllarca konuşmayan Leyla Zana miting meydanlarında "Ey İstanbul" çağrısıyla Kürt seçmene bence "İmamoğlu'na oy vermeyin" çağrısı yaptı. Bu çok önemli bir çağrı. Sadece yaptığı çağrı değil, bu çağrıyı nerede yaptığı da önem arzediyor. Niye Kürt seçmenin ağırlıklı olduğu Diyarbakır'dan "Ey İstanbul" çağrısı yaparsınız?
Bunu Leyla Zana ve Kürt siyasetinin benzer düşünen aktörleri üçüncü yolu sağlamlaştırmak için yapıyor olabilirler. Bu doğrudur ama bunun aynı zamanda muhalefete kaybettirme stratejisinide beraberinde getirdiğini görmek gerekir. Çünkü sadece DEM Parti'ye oy istemedi Ahmet Türk ve Leyla Zana. Hatırlayın ne dediler; "Çözerse Erdoğan çözer, CHP zaten çözemez" söyleminde bulundular.
Bu ne anlama geliyor? Kürt siyasetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la işbirliği imkanlarını yeniden araladığı yahut aralamak istediği anlamına geliyor. Leyla Zana'nın iki gün önce miting meyanında yine söylediği; "DEM Parti güçlenirse, Kürt siyaseti güçlenirse muhatap alınırız" sözüne bu minvalde bakmak gerekir. Yani Kürt siyaseti kimin karşısına muhatap olacak? Bunu da Selahattin Demirtaş'ın söylediği şu sözlerden çıkarabiliriz; "Devleti temsil eden şu an Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır, O'nun muhatap alınması gerekir."
Bu canlı tartışmanın ben bütünüyle Kürt siyaseti açısından ve Türkiye açısından faydasız olduğunu düşünmüyorum. Aksine çok faydalı. Ama şöyle bir şey olduğu ortaya çıkıyor. Bence Kürt siyasetinde, Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgedeki seçmen beklentileriyle, metropollerde ve büyük şehirlerde yaşayan seçmen beklentileri arasında bir ayrışma var. Kürt siyasetinde, daha sol çizgiyi devam etmek isteyenlerle daha milliyetçi diyebileceğim çizgide devam etmesini isteyenler arasında bir farklılaşma var.
Kürt siyasetinin en etkili isimlerinden Selahattin Demirtaş, geçen yıl mayıs ayında "yürü Bay Kemal" derken, şu an tam olarak ne dediğine dair hala tartışmalar olsa bile "Erdoğan'la çözüm olur" diyor ve üçüncü yolu yeniden öneriyor. Bu üçüncü yol, kendi kazanımlarını artırmak ve farklılık sergilemesi açısından doğal olarak Kürt siyasetinin hakkıdır. Çünkü, muhalefetteki birçok partinin Kürt siyasetine bakışı ve tutumu, iktidarın bakışı ve tutumundan çok farklı değil. Bu nedenle Kürt siyaseti ne yapsa yapsın kimseye yaranamayacak durumda.
Bugünün Türkiye'sinde iktidara yakın olmakla, muhalefete yakın olmak kesinlikle aynı şey değildir. İktidara yakın olmanın sonuçlarıyla, muhalefet safında olmanın Kürt siyasetine ne getireceği üzerinde uzun uzun düşünmek gerekir. Kürt siyasetçilerde bunu uzun düşünmüş olmalılar ki 14 Mayıs seçimlerindeki söylemleriyle şimdili söylemleri arasında ciddi farklılık var.
Gelinen noktada DEM Partisi'nin İktidar ile işbirliği yapıyor görüntüsünün, Kürt siyasetine maliyeti olabileceğini düşünüyorum. O nedenle muhalefetle arasına çizgi çizmesi son derece anlaşılır olmakla birlikte, İktidar ile işbirliği yapıyor görüntüsünün Kürt siyasetine bedel ödeteceğini düşünüyorum.