Son günlerin en popüler ve adından en çok bahsettiren siyasi parti lideri hiç şüphesiz İyi Parti lideri Meral Akşener. Meral Akşener ve İyi Parti'in çok ilginç bir serüveni var.  Akşener, kongre yaparak MHP'nin başına geçmeye çalıştı. Bu süreç bilindiği gibi yerel bir mahkeme tarafından durduruldu. O günleri hatırlayın. Meral Akşener, o günlerde arkasına aldığı rüzgar ile, liderinden hiç memnun olmayan MHP'nin başına kongreyle geçecekti. Yerel bir mahkemenin verdiği karar ile kongre süreci durduruldu. Ve sonuçta Akşener kendi yolunu çizme kararı alarak İyi Parti'yi kurdu. 

O tarihlerde güçlü bir anlet şirketi tarafından yapılan komuoyu araştırmasında vatandaşlara, "Bu kongrede MHP'nin başına Meral Akşener geçip, MHP'yi merkez sağ çizgiye taşıyabilirse oyunu yüzde kaça çıkabilir?" diye soru soruldu. Araştırma şirketi, yapılan kamuoyu araştırmasında Meral Akşener'in oy potansiyelini % 25 civarına çıkabileceğini sonucuna ulaşmıştı. Zaten kuruldultan sonra İyi Parti'nin aldığı oy oranlarına bakılacak olursa % 25 rakamının afaki olmadığı görülebilir.  Yüzde 25 oy potansiyeline sahip bir MHP'nin Türkiye siyaseti için ne anlama geldiğini bakalım. Birincisi AK Parti ve MHP birlikteliği olmayacaktı. Parlamenter sistemde kalınacaktı. AK Parti'nin dışarıda kaldığı bir koalisyon hükümeti kurulacaktı.  Başkanlık sistemine geçilmeyecekti. Bu listeyi biraz daha uzatabiliriz. Ama konumuz bu değil. 

Süreç sonunda Akşener ne yaptı? Bu gidişata direnmeyi yeğleyen bir çizgiyi tercih etti. Muhafazakar sokaktan gelmesine karşın, onların isteklerine boyun eğmeyip, verilen makamlara dönüp gözünün ucuyla bile bakmayan muhalif cenahta kalmayı bu rejimi kabullenmemeyi tercih etti. Parlamenter sisteme dönmeyi kendine siyasi bir çizgi olarak tercih etti. Dikkat edin, yeni kurulan partiler içinde kısmen başarı elde edebilen parlamentoya girebilen yüzde onu aşabilen kitlelere ulaşabilen tek parti İyi Parti.

Akşelerin eleştirildiği tek konu masayı terk etmesi. Masayı terkederken kullandığı ifadeler ve üslubu yanlıştı. Ancak gelinen süreç Akşener'i haklı çıkardı. Akşener'in temel hesabı Şu olabilir. Farkındaysanız adaylık belirleme sürecinde akşenerin çok fazla sesi çıkmadı. CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun hep arkasında kaldı. Akşener CHP'nin önüne geçip, ana muhalefet lideri olursa bir sonraki seçimde Türkiye'yi yönetecek ortak adayı belirleme hususunda CHP'nin önüne geçerek ya da onu dengeleyerek söz hakkı elde edebilir. 

Akşener, Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başında kalarak bu süreci tekrar manipüle etme ihtimalini göz önünde bulunduruyor. Bence Akşelerin birinci hedefi, yarış içinde CHP'nin önüne geçmek ve muhalefetin liderliğini ele geçirebilmek. Bundan sonra Akşener'in yakın dönemde  atacağı adımlara dikkat edilmeli. Akşener'in ilk hedefi, ana muhalefet lideri olmak ve muhalefet partilerinin oluşturacağı yeni bir ittifakta liderlik yapmak olacağını söyleyebilirim. Ancak CHP içindeki muhalifler, Kılıçdaroğlu'nu bir şekilde devirir, yerel seçim öncesi heyecan verici bir ittifak kurarsa ve İyi Parti bu ittifakı güvenle yanaşabileceği bir liman görürse bu söylediklerim geçersiz kalır. 

Ama bu olmadığı takdirde, Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başında kalacağı senaryoda, dikkatlerinizi İyi Parti'ye çevirin. Kılıçdaroğlu CHP'nin başında kalırsa, Meral Akşener ilk etapta CHP'nin oylarını ele geçirip Ana muhalefet liderliğine oynayıp bir sonraki seçimde Türkiye'yi yönetecek olan kadro oluşturulurken başat aktör olmayı hedeflediğini söyleyebiliriz. Kılıçdaroğlu o koltuğu bırakır güven veren biri CHP'nin başına geçerse, farklı bir ittifak içine girilirse Türkiye'nin siyaset sahnesi böyle bir yarışa da sahne olmayabilir. 

Çok yakında göreceğiz. Akşener, Atatürkçü milliyetçiliği ön plana çıkartarak bize yakın gelecekte siyaseten nereye oynayacağını gösterecek. Geçtiğimiz gün yaptığı tarihi konuşması için mekan olarak Büyük Taarruz'un başlangıcı olan Kocatepe'yi tercih etmesi hiçte tesadüfi değil.