Geçtiğimiz gün sosyal medya da dolaşırken rahmetli Süleyman Demirel'in enflasyonla ilgili bir videosu düştü önüme. Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve Doğu Perinçek gibi çeşitli parti liderlerinin katıldığı bir açık oturumda ülkenin enflasyon canavarından kurtulması gerektiğini anlatıyordu. 

Bunu neden anlattım? 

Yine aynı anlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslami Finans Zirvesi'nde yapmış olduğu açıklama geldi önüme.  Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Servet eşitsizliği tarihi bakımdan en yüksek seviyeye çıktı. En zengin yüzde 1'lik kesim küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin payı ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor." 

Peki Türkiye'de durum nasıl? diye küçük çaplı bir araştırma yaptım. Durum aynen şöyle; Türkiye gelir dağılımı adaletsizliğinde Avrupa'da birinci sırada. En zengin % 1'lik kesim servetin tek başına % 40'ına sahip. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne kadar usta, ne kadar kurt bir siyasetçi olduğunu her defasında söyledim size. Yine bu ustalığını sergilemiş ve 22 yıldır yönettiği Türkiye'de herşey güllük gülistanlıkmış gibi gösterip yukarıda yazdığım cümleleri söyleyebiliyor. O bir siyasetçi ve ne derse kabul eden bir kitle var arkasında. bu sebebten ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sözümüz yok. 

Peki ya muhalefet? Muhalefet ne yapıyor? Yumuşamanın haricinde hiç bir şey. 

Türkiye bu durumdayken, insanlar bu denli fakirleşmişken, faiz ve enflasyon almış başını gitmişken, gelir adaletsizliği tavan yapmışken muhalefetten 'tık yok' desek yeridir. Allahtan bi emekli mitingi güzenlediler de ülkede bir muhalefet partisi olduğunu farkettik. 
 
Muhalefete karşı bu olumsuz düşünceler içerisindeyken rahmetli Demirel'in konuşması önüme düşünce ister istemez tabi eskiye gitim. Şimdi Demirel'i düşünüyorum. Ana muhalefet partisi lideri Demirel olacaktı, halkın anlayabileceği dilde çok basit örneklerle, çok basit istatistiklerle mukayeseli bir şekilde önümüze bir Türkiye fotoğrafı koyardı ki kitleleri hem inandırır hem de etrafında toplayabilirdi. Ülkeyi karış karış gezer iktidarın canına okurdu. 

Ama şimdi öyle bir muhalefet görüyor musunuz ortada. Ben göremiyorum. Muhalefet sanki muhalefet olmaktan menun gibi bir görüntü sergiliyor. Kitleleri örgütleyen, arkasından sürükleyen, vatandaş için umut olacak bir muhalefet yok karşımızda. Keşke muhalefet, geçtiğimiz 10 yılda ne kadar küresel sermaye Türkiye'ye giriş yapmış, ne kadar küresel sermaye geri çekilmiş, kaç kişi gelip doğrudan yatırım yapmış bunları listeleyip halkın önüne koysa. "Biz geldiğimizde bu yurtdışı yatırımların önüne açabiliriz, çocuklarınız hiç kimseye, devlete muhtaç olmadan iş bulabilir. Siz kamuya muhtaç değilsiniz özel sektörün önünü öyle bir açacağız ki kimse ne işsizlik, ne de fakirlik korkusu yaşamayacak" diye söylem geliştirebilseydi. Siz böyle söylem duydunuz mu bilmiyorum, ama ben duymadım. 

Ha diyebilirsiniz, "Kardeşim olur mu yerel seçimlerde muhalefet partisi oyunu yüzde 13 arttırarak Türkiye'nin birinci partisi oldu." Evet doğrudur. Ama doğru olan bir şey daha var. Bu alınan yaklaşık yüzde13'lük oy emanet oylar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hazinenin durumu iyi olsaydı emeklilere 5 bin lira maaş artışı, piyasanın durumu iyi olsaydı asgari ücrete 5 bin lira artış yapmış olsaydı, seçim sonuçları şimdikinden çok farklı olabilirdi. 

Muhalefet yeterince ve etkin muhalefet yapmadığı sürece, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendine muhalefet ettiğini daha çok göreceğiz sanırım.