31 Mart Mahalli İdareler seçimleri sonrası yönetimin el değiştirdiği belediyelerde sancılı süreç devam ediyor.

Türkiye genelinde olduğu gibi 31 Mart sonrası yönetimin değiştiği belediyelerde tipik sıkıntılar baş gösteremeye başladı. Her yerel seçim sonrası yaşanan meşhur, işçi çıkarma, görev değişiklilikleri ve Belediyeye ait yerlerin kiralanmasında yaşanan sıkıntılar, bu dönemde de son günlerin gündem maddeleri oluyor ne yazık ki. Tabi bunun yanında da geçmiş yönetimin bıraktığı belediyenin mevcut borçlarının açıklanması, pankartlaşıp şehre asılması da olmazsa olmaz.

Yeni belediye yönetimleri kısaca halka ben bu borçların içinden geliyorum, elime aldığım belediye bütçesi işte bu, haberiniz olsun şovunu da yapmaktan geri kalmıyor. Tabi bunlar şeffaf belediyecilik yönetim anlayışı için gayet güzel şeyler. Fakat özellikle Manisa özelinde olaya bakacak olursak, geçtiğimiz dönem farklı bir partiden alınan belediyenin geride bıraktığı borçları hemen açıklanırken, bu dönem tekrardan seçim kazanan aynı yönetimin kontrolündeki belediyenin borçları da açıklanmaz oldu.  İşte tam da burada şeffaf belediyecilik yönetimini izleyen belediye yönetimlerinin iş kendilerine gelince, bu noktada ne derece samimi olduğunu da borçları açıklamayarak görmüş olduk.

Diğer yandan, işçi çıkarma olayları da bu sürecin en acı tarafı maalesef, Türkiye’de bu düzen hiç değişmiyor, yıllardır her seçim sonrası kazanan parti kendi kadrolaşmasını ve seçim sürecindeki iş vaatlerini yerine getirmek adına mevcut işçileri kapının önüne koyuyor.

Bu her parti için böyle. Bu süreçte olan, öyle veya böyle bir şekilde belediyeye girerek evine bir topan ekmek götürme derdinde olan işçiye oluyor.  Her dönem bu olaylar gündemi meşgul ediyor. Bu dönemde benzer manzaralı Manisa’da da gördük. Seçim döneminde işe alınan işçiler seçim sonrası topun ilk ağzında olan kişiler oldu. Birçok belediyeden işçi çıkarma haberleri geldi, gelmeye de devam ediyor. Birimlerdeki müdür değişiklikleri, belediye yönetimindeki değişikliklerde bu süreçte devam etmekte.

Tüm bu olanlar ‘’siz bize yaptınız bizde size yapacağız’’ anlayışıyla yapılan şeyler maalesef. Yani yanlışa yanlışla cevap vermekten başka bir şey değil. Tabi seçim sürecinde verilen iş vaatlerini de es geçmemek lazım. Belediye başkanları, Kendisine oy veren seçmen kitlesine verdiği vaatler için bazı yaptırımları da uygulamak mecburiyetinde kalıyor. Sonuçta Belediyelerinde bir istihdam potansiyeli var, arzı yerine getirmek için mevcuttan çıkış yapmak zorunda.  

Yeni yöneticiler bu işlerle uğraşa dursun, belediyelerdeki birçok alanda belirsizlik olması yapılan organizasyonlarda da kendini gösteriyor doğal olarak. O nedenle başta da belirttiğim gibi, yeni seçim kazanan belediye başkanları için son derece sancılı bir dönem. Belediye Başkanları seçimin ardından geçen iki aylık bir süreçte halen daha tebrik ziyaretleri ve kadrolaşma işleriyle meşguller. Seçim sonrası yeni yönetim ile birlikte Belediyeye ait kiralık alanlardaki düzenlemelerde toplumun bir kısmı tarafından tepkiyle de karşılanıyor.

Uzun lafın kısası neresinden tutarsanız tutun bir kesim yeni yapılan uygulamalarda bir kesim mutlaka mağduriyet yaşıyor. Bu sancılı süreç bir süre daha tam olarak sistemi kuruncaya kadar gideceğe benziyor. Belediye başkanlarının bu sancılı süreçten nasıl çıkacağı da siyasi kabiliyetlerine kalıyor…