Yeniden Refah Partisi’nin 31 Mart yerel seçimlerine ittifaksız olarak katılma kararı pek çok kesim tarafından konuşuldu, ve konuşulmaya devam ediyor.

Gerek televizyon ekranlarındaki oturumlarda, gerekse internet haber siteleri, gazete ve sosyal medya mecralarında konuyla ilgili pek çok gazeteci görüş bildiriyor. 
Haftalardır AK Parti ve Yeniden Refah Partisi arasındaki üç büyükşehir özelinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de ittifak görüşmeleri yer yer kesintilere uğrasa da nihayetinde sonuca erdirildi. 

Netice itibariyle Yeniden Refah Partisi, seçimlerde hiçbir ittifakta yer almadan kurumsal kimliği ile tek başına girme kararı aldı. Ankara’da yapılan aday tanıtım toplantısında da bu üç büyük şehir için adaylarını tanıtan Yeniden Refah Partisi, İstanbul için Mehmet Altınözü, Ankara için Suat Kılıç’ı İzmir için ise Cemal Arıkan isimlerini açıkladı. Bizlere de hayırlı olsun demek düşer.

Hem seçime ittifaksız girme kararının açıklamasıyla hem de bu üç büyükşehirde Belediye Başkan adaylarının açıklamasında da bir kesim, AK Parti ve Cumhur ittifakını destekleyen yazarlar, TV kanalları, Yeniden Refah Partisi’ne yönelik bir algı peşinde olduğunu görüyorum. 

Yok efendim Erbakan hocanın kemiklerini sızlatmış, oylar bölünecekmiş vs. gibi nefret söylemleri her yerde dolaşmaya başladı.

Öncelikle nefret dilini ortadan kaldırılmalı, neticesinde bu bir yerel seçim, Yeniden Refah Partisi’nin kararına saygı duyulmalı. Aynı tabana hitap eden ve 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde Cumhur ittifakında yer alan bir partinin, üstelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Recep Tayyip Erdoğan yapan bir geleneği temsil eden partiye bu tür yakıştırmalar son derece yakışıksız kalmakta.

AK Parti özellikle İstanbul’da bu seçimi kazanmak istiyorsa Yeniden Refah Partisi’nin oy potansiyelini hafife almamalıydı. 3-5 meclis üyesi fazla vermekle sağ seçmende heyecan oluşturan ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisini bu şartlarda yanında olmasını beklemek çok sağlıklı gözükmüyordu ki, öyle de oldu zaten. 
Zira, Yeniden Refah Partisi, bu şartlarda kendisine umut bağlamış milli görüş tabanını 3-5 meclis üyesi ile AK Parti’ye desteklemesini anlatamazdı. 94 ruhu parolasıyla yerel seçimlere hazırlanan Yeniden Refah Partisi’ne, İstanbul’da kayda değer bir ilçe verilse,  hem jest olur hem de İstanbul’da Murat Kurum’un olası seçim mağlubiyeti oranını da düşürmüş olurdu.

AK Partili arkadaşlar Yeniden Refah Partisi’nin kararına biraz çuvaldızı kendilerine batırmakla okumalılar. 

AK Parti ile MHP’nin Türkiye’de 22 ilde seçimlere ittifaksız ve rakip olarak girdiği de unutulmamalıdır. Özellikle Yeniden Refah Partisi’ne oy bölüyor diyenlere, Uşak’ta 2019 yerel seçimlerini İYİ Partiye karşı %2 oy farkıyla AK Parti’nin kazandığını ve MHP’nin bu seçimde durumun kritik olmasına rağmen Uşak’ta ittifak yapmayıp aday çıkarttığını hatırlatmak gerekiyor. Öyle ya o halde Uşak’ta oyları kim bölüyor? Yani, Yeniden Refah Partisi ittifak yapmayınca kötü MHP yapmayınca iyi mi oluyor? 
Vatandaş Belediye Başkanı seçecek.  Projeler ve insani ilişkinler yarışacak. Projelerini beğendiği kendisine yakın hissettiği belediye başkan adayını seçecek.  Belediye başkanının ülke gündemine ve dünya gündemine ilişkin bir eylem yetkisi olmadığı için nedir bu nefret algısı?

Yazımın başında da belirttiğim gibi bu seçimin bir yerel seçim olduğunu unutmamak gerekir. Aynı tabana hitap eden ve aynı değerlere sahip çıkan partilerin kararlarına saygı duymak ve birbirlerini, zedeleyecek söz ve eylemlerden kaçınılması birlik ve beraberliğin devamı için fayda sağlayacaktır.