Şüphesizki geçtiğimiz haftanın en önemli gündemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel'in Ak Parti Genel merkezinde görüşmeleri oldu. İlk önce şunu söyleyeyim, her iki liderin bir araya gelerek ülke sorunlarını görüşmesini doğru buluyorum.
Tabi bunu söylerken görüşmeyle alakalı eleştirilerim olmayacağı anlamına gelmez. Bir defa şunu söylemekte fayda var. Kamuoyu bu görüşme talebinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldığını düşünüyor. Ama ben böyle düşünmüyorum. Görüşme talebi Özgür Özel tarafından talep edildi. Talep kimden gelmiş olursa olsun yapılan bu görüşmenin yanlış olduğunu düşünmüyorum. Ben Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmekten gayet memnun olduğunu düşünüyorum.
Dikkat ederseniz sadece görüşmenin yapılmasının yalnış olmadığını söylüyorum. Zira yapılan toplantının içeriği hakkında kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama malesef tarafların hiç birinden gelmedi. Biliyorsunuz daha önce yaşanan liderler görüşmesinden ülke olarak acı tecrübelerimiz var.
CHP açısından, iktidar ile pazarlık yaparak yol katetmesi mantıklı bir yaklaşım değil. Yıllardır ülke yönetiminde olan Erdoğan, siyaseten değer yargıları olan bir siyasetçi değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaseten doğru gördüğü yolda hedefe gidebilmek için kafasına koyduğu her şeyi yapabilecek bir lider. Bu özelliğinden dolayı yıllardır iktidarda kalmayı başarmış bir lider.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine yönelik kafasını kurcalayan da üç farklı konu var. Bunlardan birincisi Erdoğan'ın gelecek seçimlerde tekrar aday olmak için önünün açılması. İkincisi Cumhurbaşkanlığı seçiminde barajın yüzde 40'a düşürülmesi. Üçüncüsü ise kendisine en büyük rakip olarak gördüğü Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın pasivize edilmesi.
İlk iki konu belki karşılıklı görüşmeler ile sonuca ulaştırılabilecek türden. Ama Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş konusu kamuoyu tarafından kabullenilecek bir konu değil. Tabi bu noktada ilk önce Özgür Özel ve Cumhuriyet Halk Parti'nin, ardında da kamuoyunun ikna edilmesi gerekiyor. Bu noktada ana akım medyaya baktığımızda, hazırlanan seneryonun sahnelenmeye başladığını görüyoruz. Kimler diyor bunu? 31 Mart seçimlerinden önce CHP için, "Deste deste paraları toplayıp, Kandile gönderiyorlar" diye iddia edenler.
Özgür Özel, 31 Mart seçiminin hemen ardından ana akım medyada ciddi bir şekilde görünür olmaya başladı. Tabiri caizse cilalanmaya başlandı. Kamuoyu tarafından iktidarın yayın organı olarak bilinen Sabah Gazetesi manşetten Özgür Özel'i sayfalarına taşıdı. Bunu normal şartlarda söyleseniz millet sizle dalga geçerdi. Yine iktidara yakınlığı ile bilinen gazeteci Abdülkadir Selvi köşesinde Özgür Özel'in Türkiye'ye çok olumlu katkılarda bulunubileceğini yazdı. Hülasa, tüm ana akım medya ağız birliği yapmışçasına, 15 gün önce "Özgür'ü özgürleştireceğiz" modundan çıkıp "Sayın Özgür Özel" moduna döndü. Yani medya, Özgür Özel'in minderini kabartarak, Ekrem İmamoğlu gölgeleme derdine düştü. Medya ısrarla, "Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu arasında bir ayrışma var. Ekrem İmamoğlu Özgür Özel'i hafife aldı. Özgür Özel siyaseten hamle üstüne hamle yapıyor ve potansiyel lider olduğunu herkese kanıtlıyor" minvalinde haberler yapıyor.
Tabi burada aklımıza takılan başka bir konularda var. Örneğin Erdoğan bir anayasa değişikiliği için gerçekten Özgür Özel'e ihtiyacı var mı? Herhangi bir A-4 kağıdına yazdığı ve imzaladığı her şeyin kanun olduğu bir durumda Özgür özel'e ihtiyaç var mı? Bnece üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu.
Erdoğan-Özel görüşmesi ile ilgili kamuoyunun oyalanacağı bir konu bulunması da gerekiyordu bence. O konuyuda çok güzel planlamışlar. Televizyondaki tartışam programlarından tutun gazetelere kadar herkes, tutuklu bulunan 28 Şubat komutanları, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın nasıl seerbest bırakılacağını konuşuyor. Bu görüşmeye, tutuklu bulunanların salıverilmesi penceresinden bakmak ve analiz etmek yapılabilecek en büyük hata olur.
O zaman ortaya bence şu soruyu sormak gerekiyor. Anayasa değişikliği görüşmeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP lideri Özgür Özel ile temas kurmak için hazırladığı bir kamuflaj olamaz mı? Toplantıdan sonra açıklama yapılmaması ve vatandaşa bilgi verilmemesi kafalardaki soruları büyütüyor. Bu sürecin sonunda en karlı çıkacak lider Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak gibi duruyor. Bekleyip görelim.