Dün Sarıgölden bir arkadaşım ile görüştüm. Tabi sohbet döndü dolaştı yerel seçimlere geldi. Nasıl görüyorsun yerel seçimleri? Sarıgöl'de ne olur belediye değişir mi? diye sordum. Verdiği cevap çok ilginçti. Aynen şöyle dedi arkadaşım; "CHP orasını burasını oynatmazsa belediye başkanlığını kazanır." Tabi arkadaşın dediğini mealen yazdım. Aynısını yazmam sakıncalı durumlar doğurabilirdi.

CHP'li kimliği ile bildiğim arkadaşımdan, CHP'nin başarılı olacağı yönünde bir cevap alacağımı tahmin ediyordum zaten.  Ancak bu başarıyı bir şarta bağlaması dikkatimi çekti. İşi gücü bırakıp Sarıgöl'e geldim. Akşama kadar o kahvehane senin bu kahvehane benim gezdim. Esnafları ziyaret ettim. ilçe merkezine yakın bir kaç mahalleyi ziyaret ettim. 

İlk önce şunu söylemekte fayda var. Sarıgöl eski Sarıgöl değil. MHP'li Belediye Başkanı Necati Selçuk ve Büyükşehir Belediyesi burada çok güzel hizmetlere imza atmış. Yeni yapılmakta olan Kent Meydanı projesini yerinde gördüm. İster istemez aklımdan bu kadar güzel hizmetlere imza atan bir başkan rahat bir şekilde seçimi kazanır diye geçirdim. 

Ancak gerek esnaf gerekse vatandaşlarla yaptığım görüşmeler sonucu bu kanaatim değişmeye başladı. Evet Sarıgöl'de güzel hizmetler yapılmış ama, belediye yönetimi maalesef halktan kopuk bir yönetim anlayışı sergilemiş. Tabi bu durum vatandaşın büyük tepjkisini çekmiş. Hatta bir vatandaşın; "Belediye başkanı ile görüşmek milletvekili ile görüşmekten daha zor" demesi çok garibime gitmişti. Vatandaşlarla görüşmemde bu konunun üzerine önemle gidince çok kişiden benzer serzenişler duydun. 

Sonra fikir sahibi olmak için Belediye Başkanı Necati Selçuk ve belediyenin sosyal medya hesaplarında biraz gezindim. Gözlerime inanamadım. Kendisine ulaşmakta büyük zorluk çektiklerini söyleyen vatandaşların aksine, Başkan Necati Selçuk neredeyse hergün esnaf ziyaretinde. Hatta bazı günler sabah ezanıyla birlikte bağlarda çalışan vatandaşları bile ziyaret etmiş. 

Tam "Bu vatandaşa ne yapsan yaranamazsın diye" içimden geçiriyordum ki,  yaklaşık 2,5- 3 ay öncesi paylaşımlara geldiğimde işin rengi değişmeye başladı. Anladım ki Başkan Necati Selçuk son 3 aydır bu ziyaretleri yapmaya başlamış. 
Gelelim CHP'ye. CHP yıllardır Sarıgöl'de oldukça kuvvetli bir parti. Yeni ve genç bir yönetim son kongrede görev başına gelmiş. Bunlar CHP'nin artıları. Bir diğer artısı ise Belediye başkanlığı için ilk müracatı yapan isim olan fırıncı esnafı Tahsin Akdeniz'in vatandaş tarafından oldukça sevilen ve değer verilen bir isim olması. 

Ancak Sarıgöl'de dolaşan bir dedikodu var ki CHP açısından seçimin sonucunu değiştirecek etkiye sahip. İşte yazımızın başında değindiğimiz, arkadaşımın "CHP orasını burasını oynatmazsa" diye tabir ettiği konuya geldik.  Malum, CHP'li ler demokrasinin en iyi kendi partilerinde yaşatıldığını savunur uzun zamandır. Ama arada dolaşan dedikodu CHP'nin bu demokrasi kavramıyla hiçte uyuşmuyor. Neymiş efendim, CHP'nin bazı ağır topları belediye başkan adayı olarak düşündükleri müdür ile Alaşehir'deki bir otelin restoranında bir araya gelmişler.  Yemekler yenmiş, pazarlıklar yapılmış, sonra parti Genel Başkanı Özgür Özel telefonla aranmış ve başkan adaylığı için söz alınmış. 

Diyorum ya dedikodu diye. Bu söylenti gerçektende dedikodu. CHP gibi kurumsal kimliği oturmuş, halk görüşüne azami değer veren bir partide bu tür tepeden inme aday ile seçime gidilmesi doğru bir yaklaşım olmaz. Kısa bir süre önce kongrede başkanını delegenin oyları ile değiştiren bir partiden bu tür dikta edici, vatandaşın tercihine baş vurulmadan atama ile başkan adayı gösterilmesinin siyaseten intihar etmekten farkı yoktur. Her vatandaşın istediği partiden belediye başkan adayı olma hakkı var tabi. CHP'de gelenek, iki aday adayı çıkması halinde sandığın ortaya konup, partilinin tercih ettiği kişinin aday gösterilmesi şeklindedir. Doğru olanda budur. Zaten Özgür Özel'de yaptığı bir çok açıklamada başkanlık için kimseye söz verilmediğine vurgu yaparak aday belirleme sürecinde sandığı işaret etmiştir. 

Parti ayrımı yapmadan söylüyorum, bu gibi dönemlerde seçmene rağmen siyaset yapma hakkını kendinde bulan, kendisini parti kurullarının üstünde gören, herşeyi ben bilirim havasında olan bazı tipler türüyor malesef. Birazda ekonomik güçlerine dayanarak seçmen üzerinde bir hava oluşturmaya çalışıyorlar. İşte CHP tabanında kulaktan kulağa dolaşan bu söylentide bu tiplerin çıkardığı dedikodudan başka bir şey değil bence. 

Bu söylentilerin CHP ilçe yönetimi tarafından duyulmamış olması imkansız. İşin garip olan tarafı ise, CHP yönetiminin bu söylentiler karşısında sessiz kalması. İlçe yönetiminin çıkıp, "Bu dedikodulara itibar etmeyin. CHP vesayet partisi değildir. Partimizde demokrasinin kuralları işletilecek. Seçim takvimi bellidir. İki adayımız çıkarsa ön seçim yapılacak ve partililerimizin tercih ettiği aday ile seçime katılacağız" diye açıklama yapıp seçmeninin kafasındaki soru işaretlerini gidermesi gerekmez mi? Sessiz kalmak kabullenmektir. Yoksa CHP ilçe yöneticileri bu dedikoduları kabulleniyor mu? Vatandaş bir açıklama bekliyor. 

İşte arkadaşımın "CHP orasını burasını oynatmazsa belediye başkanlığını kazanabiliriz" diye serzenişte bulunmasına sebep olan olaylar silsilesi. 

Bir tarafta MHP'li Necati Selçuk'un son 3 ayda başalattığı seçmenle kucaklaşma stratejisi, diğer tarafta CHP'nin tepeden inme adayla seçime katılma stratejisi. İki partiden birisi hata yapıyor ama hangisi. Bekleyip görelim.