Türk futbolunun içi içler acısı. Adam yetiştiremeyen, altyapılara yatırım yapmayan, futboldan anlamayan yöneticilerin yönettiği süper lig takımlarının bir kaçı hariç tamamına yakını malesef tel tel dökülüyor. Şehir takımlarının Süper Lig'e çıkamadığı ama doğru düzgün taraftarı bulunmayan kasaba takımlarının Süper Lig'de kendine yer bulduğu bir Süper Lig var.
Süper Lig oyuncularından müteşekkil Türk Milli Takımı'na bakıyorsunuz orası ayrı bir dert. Küçüksediğimiz, bizi kıskanıyor dediğiniz ülkelerin altyapılarından yetişmiş, çifte vatandaşlıkla milli takımda yer bulan bir çok oyuncu var. Ortada bir futbol gerçeği var. Yani Türk Futbol'u tel tel dökülüyor.
Suudi Arabistan enteresan bir ülke. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın gazeteci Kaşıkçı cinayetinden sonra Suudi Arabistan'a gidip Suud prensi ile kucaklaşmıştı. Bu kucaklaşma bazı kesimler tarafından, bir kısım taahhütler verilip karşılığında sıcak para temin edilme olarak yorumlansada sonuç itibari ile sorunların çözülmesi ve kucaklaşma ile sıcak ilişkilerin kurulması her zaman için iyidir.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın girişimleri ile başlatılan sıcak ilişkiler malesef bir maç organizasyonu ile tersine döndü. Oysa bu bu maç organizasyonu Suudi Arabistan ile sıcak ilişkilerin devam ettirilmesinde önemli bir adım olabilirdi.
Biliyorsunuz Suudi Arabistan oynanacak bir derbi maç vardı. Malesef çıkan olaylar neticesinde oynanamadı. Burada en büyük suç Türkiye Futbol Federasyonu ve takım yöneticilerinde. Kulüpler verilecek olan parayı görüp önce evet dediler. Ama sonra taraftardan yükselen tepkileri görünce işi "bu sene cumhuriyetin 100 senesi kupayı bu sene Türkiye'de oynayalım. Arabistan'a sonra gideriz" boyutuna taşıdılar. Aslında marifet 100 senede falan değil. Tabandan gelen yüksek bir tepkinin önünde duramadıkları için cumhuriyetin 100 senesini kullandılar. Her halükarda sahaya çıkmamaları Türkiye için çok büyük bir sürpriz oldu.
Dört büyükler dediğimiz kulüpler, basiretli ve yeterli olmayan adamlar tarafından saçma sapan şekilde yönetiliyor malesef. Kendi dönemlerindeki başarı için kulüpleri borca batırıp, sportif bir başarı alamayan yöneticiler kar elde edemedikleri için takımların her biri ayakta zor duruyor. Suudi Arabistan'da oynanacak olan final maçından da tahminlerinin ötesinde bir gelir elde etme imkanları olduğu için başlangıçta ses çıkartmadılar.
Sonra şiddetli taraftar tepkisi karşısında maça çıkmamak için ellerinden geleni yaptılar. Açıkça itiraf edeyim. Şu durumda batmış ve İflas etmiş olan kulüplerin böyle bir organizasyon ve bahaneyle birlikte sahaya çıkmama ihtimalleri olduğunu düşünmemiştim. Bu İlginç enteresan hesapta olmayan bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Bu krizde ne kulüplerin ne de Suudi Arabistan'ın tavırları kabul edilemez.
Geçtiğimiz hafta içinde yaşanan bu kriz en çok Erdoğan iktidarına yaradı. Arap dünyasında sergilemiş olduğunuz görüntü aynen şöyle; "Türkiyedeki sekülerler, Kemalistler güçlenirse, iktidara gelirse işte böyle olacak. Bir maçı bile sizin ülkenizde oynatmayacak. İşte Tayyip Erdoğan ve iktidarı Araplar için ne denli önemli." Şu an Suudiler Erdoğan'ı konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin Türkiye'de iktidarın başında olmasının Suudiler için ne kadar önemli olduğunu 40 yıl uğraşsa bu kadar güzel anlatamazdı.
Fenerbahçe ve Galatasaray ilginç ve izaha muhtaç bir şekilde çıkarttıkları bu krizle, Türkiye'deki sekülerlerin, Suudilerin çıkarlarına olmadığını, Türkiye'de Erdoğan iktidarının görevde kalmasının ne kadar önemli olduğunu Arap dünyasına anlatmış oldular. Şimdi tüm Arap dünyası şöyle diyor; "Bizim için Erdoğan, bu sekülerlerle mukayese ettiğimizde arayıp bulamayacağımız bir aktör. Bu dersi bir kere daha aldık" deyip Fenerbahçe ve Galatasaray'a teşekkür ediyor olabilirler.
Erdoğan krizlerden kâr çıkartmasını çok iyi bilen bir lider. Bakın iç politikaya yönelik tek açıklama yapmıyor. Bir iki bakan çıktı ortalığı yatıştırmak için Atatürk tweetleri attı. Tayyip Erdoğan asıl alması gerekeni aldı. 'Arap dünyasında Erdoğan vazgeçilmez bir liderdir' imajını kuvvetlendirdi. Sizi bilmem ama bana göre bu kupa krizinin tek kazananı var. O'da Tayyip Erdoğan.