Seçim yaklaşırken koşuşturmalar, konuşmalar, el sıkmalar, kucaklaşmalar aldı başını gidiyor. Tüm siyasiler kendini anlatma, oy toplama peşindeler. Televizyonlara ve sosyal medyaya baktığımda emeklilerin durumu dikkatimi çekiyor.
Şimdi çalışan kişilerle, emekli kişileri karşılaştıralım: Emekli, belirli bir yaşa veya belli bir çalışma süresine ulaşan bireylerin, artık düzenli bir işte çalışmayı bırakarak, belirli bir maaş ya da gelir karşılığında çalışma hayatından çekildiği ve dinlenme dönemine girdiği kişidir. Emeklilik, kişinin çalışma hayatının sona ermesiyle ilgili bir kavramdır.
Bu basit tabirdende anlaşılacağı üzere emekli maaşı ve varsa yaptığı ek iş ile hayatını sürdürür; genellikle çalışmadığından, işleri yoktur. Ancak, ekonomik olarqak zor durumda olan bazı emekliler, kabiliyeti olduğu konularda ek işler yaparak geçimlerine katkı yapmaya çalışıyor. Çevremizde şahit olduğumuzdur. Kağıt toplayanından yük taşıyanına, amelelik yapanından inşaat işlerinde çalışanına kadar bir çok emekli hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Ekonomi insanları bu kadar zorlarlarken zengini de fakiri de ihtiyaçlarını karşılamakta güç durumda olduğu aşikâr. Geçimini her daim zorluk içinde geçirenlerin kaybedecek bir şeyi olmaz. Her daim aynılar; ayaklarını yorganlarına göre uzatmaya alışmışlardır. Parası çok olanların yine paraları çok. Belki bazılarının kârdan kayıpları olmuştur. Durum her zaman aynı şekilde süre gelmektedir.
Emekli maaşlarına verilecek zam yok şu olacak yok bu olacak derken nihayet çözümlendi. Yaklaşık yüzde 49 zam alacak olan emekliler maaş farklarını önümüzdeki günlerde alacak. Maaş artışının neden bu kadar sürüncemede kalması ayrı bir sıkıntı oluştururken yapılan zam oranıda ayrı bir sıkıntı. Yüzde 37, olmadı yüzde 42, o da olmadı yüzde 49. Bu artışla bile en düşük emekli maaşı yaklaşık olarak 10 bin 750 lira olacak.
Peki zam yapmakla sorun çözümlendi de sorun halloldu mu? Olmadı doğal olarak. Maaşlara zam lafı otaya atıldığından beri fiyatı artmayan bir şey kalmadı. Gönül isterki ne zam olsun, ne de fiyatlar artsın. Madalyonun bir yüzü böyle.
Madalyonun öteki yüzünde rol yapanlar bulunuyor. Haberleri izlerken habercilerin mikrofon tuttuğu insanların söyledikleri var. Evet, herkes zor durumda bunu anlıyorum. Eğer büyük şehirde yaşıyorsa ve evide kiraysa bu rakamlarla ev geçindirmenin neredeyse imkansız olduğu aşikar. İlçelerde ve kırsalda yaşayan emekliler bir nebze olsun şanslı.
Birde halinden memnun olanlar var. Sokak roportajlarında halinden şikayetçi olduğu kadar memnun olan emeklilerde var. Çalışırken birikim yaptıklarını çocuklarını okuttuklarını evlerini aldıklarını, har vurup harman mı savurmadan geçimlerini sağladıklarını söyleyen bazı emeklilerde var.
Türkiyede 15 milyon 750 bin emekli var. Türkiyede yaklaşık 61 milyon seçmenin bulunduğu gözönünde bulundurulursa emeklilerin sayısı azımsanacak gibi değil. Kamuoyunda hayat şartlarından en çok zorluk çektiklerini söyleyen kesim olan emeklilerin bu seçime etkileri nasıl olacak merak ediyorum. Halinden şikayet edenler mi, yoksa halinden memnuın olanlar mı seçimi kazanacak?
Hep birlikte bekleyip görelim.