Türkiye genelinde olduğu gibi, ilçemizde de gündemin en önemli konusu yaklaşan yerel seçimler. Üzüm hasadının tamamlanması ile birlikte bir nebze olsun soluklanmaya başlayan vatandaşların konuşmaları Mart ayının sonunda yapılacak olan yerel seçimlerle alakalı. 

Haber sitemizde geçtiğimiz hafta ilçemizde seçime katılacak olan iki parti ile alakalı bir yazı kaleme alındı. İlk önce şunu belirtmek isteriz. Yazıda duruma dikkat çekmek için kullanılan deyimden ötürü tüm CHP camiasından özür dileriz. 

Yerel seçimler bir ilin ya da ilçenin geleceğini belirlemesi açısından çok önemli. Bu nedenledir ki, her parti kendi siyaseti doğrultusunda hareket ederek en doğru aday ile seçime katılıp, belediye başkanlığını kazanıp il ya da ilçesine hizmet kazandırmak ister. 

Yazımızda gerek MHP, gerekse CHP açısından kamuoyuna yansıyan, eksik görülen yönler ele alındı. Biz medya olarak, Sarıgöl seçmeni neler konuşuyor? neler istiyor? nasıl bir belediye başkanı ve belediye idaresi görmek istiyor?  gibi soruların cevaplarını arayarak toplumun seçime bakış açısını ölçmeye çalışırız. Günlük ortalama 30 bin kişi haber sitemizi ziyaret ederken, sosyal medyadan da yaklaşım 75 bin takipçimiz bizim yayınlarımızı ilgi ile takip ediyor. 

Hal böyle olunca, 35 bin nüfuslu bir ilçede yaşadığımız göz önüne alınıca bilgi akışıda aynı yoğunlukta gerçekleşmekte. Sarıgöl'ün medya gücü olarak bu bilgi birikimi, bilgi gücünü asla kendi çıkarlarımız uğrunda kullanmadık. Gerçek olan neyse topluma onu sunduk. ne bir gram fazla, ne bir gram eksik. Yaptığımız bir haberden ötürü yeri geldi Ak Parti Teşkilatı ile  karşı karşıya geldik, yeri geldi  Sarıgöl Belediyesi ile karşı karşıya geldik, yeri geldi CHP ile ile karşı karşıya geldik, yeri geldi İyi Parti ile karşı karşıya geldik. Hiç bir zaman mevki ve makamına bakmadan doğruyu söylemekten geri durmadık ve durmayacağız. Çünkü biz, gazeteciliğin kamuoyu yararına yapılmasına gerektiğine inanıyoruz. Bu çizgimizden çıktığımız bir tek örnek gösterilemez. Çizgimizde böyle bir sapma olmuş olsaydı şimdiye birinin yayın organı etiketini yemiş olurduk. Çok şükür onla karşı karşıya geldik, bunla karşı karşıya geldik ama inandığımız doğruları söylemekten, halka doğru haber akışı sağlamaktan taviz vermedik. Bunun içindir ki, Sarıgöl halkı'da bizi bağrına basarak gerekli desteği gösterdi. 

Geçen hafta haber sitemizde yayınlanan yazıda Sarıgöl siyasetinde neler yaşandığına kısa bir göz atılmıştı. Sarıgöl Belediye Başkanı Necati Selçuk ile belediyenin girişinde karşılaştık. Selam, hal hatırdan sonra konu yazıya geldi. Başkan Selçuk, gazetecilerin toplumun içinde olduğu için olaylara daha geniş açıdan bakabilme şansının bulunduğunu ifade ederek kendisi hakkında yaptığımız eleştirilere saygı duyduğunu ifade etti. 

Aynı şekilde CHP ilçe Başkanı ve yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldiğimizde, yazının başında geçen yakıştırmayı saymazsak faydalı bir görüşme gerçekleştirdik. Özürlerimizi ilettik. Sarıgöl'ün medya gücü olarak tek amacımızın, "Sarıgöl'ün kazanacağı" bir seçim süreci yaşanması olduğunu ilettik. CHP ilçe Başkanı Nuri Sarı ile pazartesi günü seçim sürecinin ele alınacağı bir haber yapmak üzere sözleşerek ayrıldık. 

Şimdiye kadar bir çok yerde söyledim. Yeri gelmişken bir kez daha söyliyeyim. 

Sarıgöl Belediye Başkanı  Necati Selçuk'un, özellikle ilk seçim başta olmak üzere her iki seçimde başarılı olmasının altında yatan en önemli etken, seçmen eğilimini iyi analiz etmesi ve söylemlerini ona göre geliştirmesidir. Seçmenin kumaşını ölçmeden, ağırlığını tartmadan girilecek seçimde başarılı olma şansınız oldukça zayıftır. 

Sarıgöl ölçeğinde MHP'nin bu anlamda ciddi bir birikimi var. Bu birikim Necati Selçuk'un seçimlerde de en büyük kozu. CHP'yi, daha aday belirleme sürecinde olduğu için bu noktada bir yorumda bulunamıyoruz. 

Ama kesin olan bir şey var ki, seçmene karşı siyaset yapılmaz. Seçmen eğilimlerini göz ardı ederseniz seçimde hayal kırıklığına uğramanız kaçınılmaz olur. Bunun için çok adayla seçime hazırlanan CHP'nin hiç bir aday adayını küstürmeyecek bir yol benimsemesi çok önemli. Bunun en ideal yolu, delegelerin önüne seçim sandığının konmasıdır. Parti delegeleri kimle yarışa girmek istiyorsa tercihini ona göre yapmalıdır. Çıkan sonuca hiç bir partilinin itiraz etmesi düşünülemez. Şayet birbirine yakın iki aday çıkarsa anket gibi diğer seçeneklerde denenebilir. Parti ayrımı yapmadan söylüyorum, daha farklı aday belirleme süreci yaşanırsa seçimi kaybetme olasılığınız oldukça yükselir. Bunun canlı örneğini geçtiğimiz 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadık. Tüm anket şirketlerinin yaptığı ölçümlerde, vatandaş yüzde 58 ile Mansur Yavaş'ı, yüzde 53 ile Ekrem İmamoğlu'nu yüzde 38 ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu başkan adayı olarak görmek istediğini adeta bağıra bağıra söyledi. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, gizli pazarlıklar yaparak, masadaki parti başkanlarına bol keseden milletvekilleri dağıtarak altılı masaya başkanlığını kabul ettirdi. Sonuç ortada. 

Seçmenin benimsediği, kendine yakın gördüğü, başkan olarak görmek istediği kişiyi, o ya da bu sebeple kapının kenarına koyarsanız aynen az önce verdiğimiz örnekte olduğu gibi bunun sonucu çok ağır olabilir. Seçmende karşılığı olmayan bir adayın götüreceği oy ile, seçmende karşılığı olan bir adayın götüreceği oy kesinlikle aynı olmayacaktır. Hele hele tabanda karşılığı olan adayın diğer partilerden ve kararsız seçmenden getireceği oyları da hesaba katarsak makasın ucu daha da açılacaktır.