Türk halkında alışılmış bir adettir. Çok bilmiş siyasi uzmanlarımız her seçim döneminde kahve köşelerinde eline kağıdı kalemi alıp oy dağılımı yaparak siyasi öngörülerde bulunur. Bu seçimde de öyle oldu. Eline kağıt kalemi alan uzman siasetçilerimiz, muhalefet bloğunun dağılması ile başkan çıkarma şansı yok, partilerin son aldığı oy oranları şu kadar deyip aritmetik hesaplar yaptılar. 

Köşemi  takip edenler iyi bilir. Burada kaleme aldığım yazılarımda belediye seçimlerinin bir nevi başkanlık yarışı olduğunu, başkanlık seçimlerinde ise partiler ve ideolojilerden ziyade adayın plana çıktığını ifade etmiştim. Adayların somut bir şekilde belirlenip sahaya çıktıktan sonra ancak seçimin hangi istikamette gideceğini söyleyebiliriz demiştik.

Şimdi herşey netleştiğine daha sağlan ve oturaklı analizlerde bulunabiliriz. Hiç şüphesiz ki bu seçim sürecinde de ilginç olaylara tanık oluyoruz. Seçimi kazanma ihtimali yüksek olan adaylar kadar, seçime ciddi etkisi olmayacak odaylar ön plana çıktı. Bu sonuca nerden ulaştığımı soracak olursanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zübük benzetmesi ile sembolleştirdiği serzenişlerine bakabilirsiniz. 

Ak Parti iktidarının muhalefet bloğunun dağılmasının ardından masada kağıt üstünde yaptığı hesabın tutmadığını, İstanbul'u geri almanın ne kadar zor bir hedef olduğunu bugün kendi ağzından itiraf etmeye başladılar. İstanbul seçimleri başta olmak üzere bir çok seçim bölgesinde, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hesaplarını altüst eden kim oldu dersiniz? Hayır tahmin edemediniz. CHP değil, Yeniden Refah Partisi oldu. Yeniden Refah Partisi uyguladığı taktikle Ak Parti'den kaçan oyların bir numaralı adresi oldu. Bu adres İyi Parti olabilirdi. Ancak, Meral Akşener milletin kendisine tanıdığı şansı malesef bozuk para gibi harcayınca Yeniden Refah Partisi çok kıvrak bir hamle ve stratejiyle rol çalmayı başardı. 

İki önemli veri var karşımızda. Dikkat ettiyseniz Ak Parti'ye yakın isimler ağız birliği etmiş gibi başta İstanbul olmak üzere bir çok bölgede seçimin kıl payı diyebileceğimiz, sıfır nokta bilmem kaç ile kaybedildiğini  dikkate vererek bununda sorumlusunun Yeniden Refah Partisi olduğunu ileri sürüyor. CHP ve YRP seçmenine üstü kapalı mesaj veriliyor. 

Nedir o mesaj? Ekran ekran gezip diyorlar ki; bize gelen anketlere göre İstanbul'da 1'lik puan ile Ekrem İmamoğlu önde. Bu söylemde iki tane hamle var. Birincisi, zaten sandıktan küsmüş olan muhalif seçmene,  "Nasıl olsa kazandık" deyip sandığa gitme motivasyonunu düşürmek, ikincisi ise Yeniden Refah Partisi seçmenine yönelik. "Bir puanla İstanbul'u kaybediyoruz ve bunu sizin yüzünüzden kaybedeceğiz, çok büyük vebal altındasınız" demeye getiriyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tabiri caizse ava giderken avlandı. Yeniden Refah Partisi'ni ittifakının içine alıp meclise taşıdı onları tüm Türkiye'de görünür kıldı. Şimdi onlar öyle bir manevra yaptılar ki, Ak Parti'nin aday göstermediği adaylara kapılarını açtılar. Bu hamleyle Ak Parti'den kaçan ama protest oy verecek adres bulamayan kitleler Yeniden Refah Partisi'ne yönelmeye başladı. Yani liderine, söylemine, vizyonuna vesaire çok fazla bakmadan ben protest oyu kullanmak istiyorum diyenlerin yeni bir kapısı olmuş oldu. 

Şimdi hiç hesapta olmayacak oranda Yeniden Refah Partisi oy toplamaya başlayınca, Ak Parti'nin hesapları darma dağın olmuş oldu. Bundandır ki Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Bazı Yeni kurulmuş partiler var. Bunları amacı seçim kazanmak değil,  bize seçim kaybettirmek" şeklinde konuşmak zorunda kalıyor. Tüm hesapları darmadağan olmuş durumda. Bir parti niçin kurulur? Rakibine kaybettirmek, kendisi kazanmak için kurulmaz mı? 

İşin en entresan tarafı ise, şimdi Ak Parti'nin ayağına dolanan Yeniden Reefah Partisi'nin bu günlere gelmesinde yine Ak Parti'nin büyük desteğinin olması. Yeniden Refah Partisi 'ni, Ak Parti büyütmedi mi?, meclise taşımadı mı? 

Ne diyordu Manisalı büyük siyasetçimiz Bülent Arınç;  "Allah verdikçe veriyor, verdikçe veriyor." Ne dersiniz, şimdi de "Aldıkça alıyor" dönemi mi başlıyor?